[youtube url=”https://www.youtube.com/watch?v=5-3Y8kBGQYU” autohide=”0″ autoplay=”1″ hd=”1″]
Binbir Surat Tekelleşme
Tekelleşmenin nedenlerini baştan anlatmak yerine, sonuçlarını ve şimdiyi anlatmayı tercih ediyorum. Çünkü insanlar artık geçmişle veya süreçle ilgilenmiyorlar. Ancak yine de kısa bir şekilde Bülent Ecevit‘in çıkardığı ‘Arayış‘ dergisini örnek olarak göstermek isterim. Edebiyat dergileriyle kısmen aynı kulvarda olmamasına rağmen Türkiye toplumunu inceleyen, destekli çıkarımlar ve tespitler yapan,sert yazılarla eleştiren bu dergi, o dönemin sosyolojik, kültürel, siyasi ve ekonomik durumu hakkında hepimize kaynak bir dergi olarak fikir verebilecek bir güçte. Gelelim şimdiye…
Toplum veya siyaset üzerinde yaptırım gücü olmayan, belediyeleşerek kadrolaşan ve yeni insanlara pek fırsat tanımayan, magazinleşen ve vurdumduymaz tavırlarıyla abur cubur menüsü gibi olan dergilerle karşı karşıyayız. Tekelleşmenin dayattığı ticari kaygı ile toplumcu gerçeklikten uzaklaşmış ve birbirinin benzeri olan bu dergiler, yazarlar ve yayınevleri, –birçoğunun tekelleşme sürecini biliyor olmasına rağmen– bu tekelleşmiş pazardan memnunlar ve hatta tekel sermayeye fazlasıyla destek olmaktalar. (Yani en azından bulundukları yer onu gösteriyor.) Sektörün büyük bir kısmını elinde bulunduran D&R’da dergiler yüksek tirajlar yapıyor, medya tarafından hain ilân edilen, kenara itilen veya kullanılan yazarlar, yayınevleri aracılığıyla kitaplarını bu tekelde yüz binlerce satarak kendilerini yok sayan medyaya dolaylı veya doğrudan para kazandırarak tekel sermayeye katkıda bulunuyorlar. ‘D&R kimin?’ ‘Patronlarının siyasetteki rolleri ne ?’ gibi soruları cevaplamanın lüzumu yok! Ülkede Doğan Holding‘in palas pandıras Demirören‘ e satıldığını, D&R’ın Turkuvaz Grubu’na geçtiğini ve sırf Turkuvaz Dağıtım da tekelleşsin diye Yaysat‘ın kapatıldığını bilmeyen yoktur sanırım… D&R, toplum değerlerinin, kültürünün, edebiyatının ve sanatının uğrayacağı yozlaşmayı ve beraberinde yaşanacak toplumsal sorunları düşünmeden çok satmasını istediği kitapları, manipülasyonlarla sattırıyor; istemediği dergi veya kitaplara yüksek komisyonlar çıkarıyor veya raflarda görünmeyecek yerlere koyarak piyasadan çıkarabiliyor. Pazarın tekeli olmasından kaynaklı olarak hâliyle hangi kitabın basılacağına, fiyatına ve dergilerin dolaylı da olsa işleyişlerine kadar karar verici bir organ konumunda yer alıyor. 1980’li yıllardan beri süregelen medyadaki holdingleşme ve beraberinde gelen sadece kâr amaçlı bir pazar. Ve bu pazarın tek hakimi: D&R!
Basın ve medya, her dönemde tekelleşti. Her dönemde de solcusundan Kemalistine, İslamcısından ılımlısına büyük bir çoğunluk, bu tekelin içinde olmayı tercih etti. Tekel sermayeye yüz binlerce para kazandırarak seslerini duyurmaya çalışmanın ötesinde olduğunu düşündüğüm muhalif yazarlar, karşılarına medya engeli çıkmasına rağmen ısrarla paranın ve şöhretin sıcak tarafından yüzlerini başka bir tarafa çeviremediler. Komiktir ki; ‘tekelleşen medya’ ile ilgili kitap yazan yazarlar, D&R’da yüz binlerce satmış, toplumsal travmalara ve sorunlara neden olan yandaş medyayı ve desteklediği siyasi hareketi eleştiren insanların bulunduğu dergiler, D&R’ın neredeyse marka yüzü olmuştur. Şimdi ise istenmeyen işler yapan veya kafasını biraz kaldıran dergi ve yayınevleri, Turkuvaz Grubu’nun uyguladığı ağır komisyonlarla karşılaşıp D&R dışına itilmesiyle pazarda yer bulamaz hâle geliyor ve hâliyle kapatmak zorunda kalıyorlar. Arkasına büyük sponsorları alan dergiler ise ‘muhalif olarak’ tekelleşmenin tadını çıkarmaktalar.
Siz değerli hayalleri olan, yazılar yazan ve yıllarca emek harcayan insanlar ise o tekel pazarda hüküm süren aydıncılık, sanatçılık ve yazarcılık oynayan insanların kadrolaştığı belediyevari dergilerde bir defa görünmek için okumadan kahve ile fotoğrafını çekip paylaşımlarınızda etiketliyorsunuz. Birilerinin çıkıp size: ‘’ Ne kadar güzel çizimlerin var. Gel bizim dergide çiz.’’ veya ‘’ Ne kadar muazzam bir yazarsın. Gel bizim dergide yaz.’’ demesini istiyorsunuz. Kabul edilmeyi ve onlar gibi elit, takipçisi bol ve saygın birer insan olmayı arzuluyorsunuz. Belki bunları fazlasıyla hak ediyorsunuzdur. Belki de hak etmiyorsunuzdur. Ancak önemsenmesi gereken konu şimdilik bu da değil!
Hiçbir zaman kimse sizi keşfetmeyecek. O büyük dergiler, yazarlar, sanatçılar vb. insanlar, her daim ünlü kalacak ve sizler her daim onlara sesini duyurmaya çalışan basit yaşam formları olarak görülüp, takipçi, halk veya vatandaş olarak kalacaksınız. İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın… Unkapanı devri kapanalı çok oldu! Tekelleşme, sadece ekonomik bir problem değil gördüğünüz gibi. Ciddi psikolojik ve toplumsal sorunları da beraberinde getiren geniş bir yelpaze.
Aslında her şey, domino etkisi şeklinde ilerliyor. Ve burada yapılması gereken şey belli; birbiri ardına devrilen domino taşlarının arasından birini kaldırıp, başka bir yere koymak…
Abdo Uçucu
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!
Bu değerli tespitlerle dolu yazının, her cümlesinin altına imzamı atarım.. Sevgili Abdo; Doğru bir perspektifle, edebiyat dergilerinin ve sanatın sorunlarını irdeleyen bu yazı için çok teşekkür ediyorum..
Bu güzel yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim…
Çok bilgilendirici ve anlaşılır bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık🌿😊
Çok teşekkür ederim 😊✌