(Işık yok, karanlıkta bir ses.)
– Ben size öncelikle bu anlatının Amerikan filmi, herhangi bir töre ya da acı dolu bir aşk filmi olmadığından bahsetmek isterim. Benim kim olduğumun zerre önemi yok. Senin kim olduğunu konuşacağız. Sen kimsin?
(İnsan ya, ışık onda ve ortada. Sesin kaynağını aramakta, oynak başı.)
– Maskemi taktım, artık dışarı çıkabilirim. Sosyal mesafeye dikkat edersem zaten sorun olmayacaktır.
(Işık yok. Yine karanlıkta bir ses.)
– Sen, ‘Kirli Köle Maskesi’ takmış zavallı bir kölesin. Sabah işe gitmek zorunda olan, akşam işten çıkıp yorgun argın eve gelen, duş alıp televizyon karşısında uyuyakalan bir köle.
(İnsan ya, ışık yine onda ve ortada. Kaşları çatık öfkeli bir suratla.)
– Bence abartıyorsun. Geçimimi sağlamak için çalışmam lazım. Pandemi, maske takmayan ve sosyal mesafeye dikkat etmeyen sorumsuzlar yüzünden yayılıyor.
(Işık yok. Yine ve yine karanlıkta bir ses.)
– Ha, pardon. Taktığın maske, pandemiden korunmak içindi. Akşamları eve geldiğinde birkaç sayfa kitap okuduktan sonra story atıyor, belki bloğunda üç beş satır tırışka yazı paylaşıyor ve varoluş sancısı çekiyorsun sahi, değil mi? O maskeyi takan yetkililere bak dostum! Pandemiden korunmak için değil de kölesi olduğun başkalarına hastalık bulaştırmayasın diye bu maskeyi – kirli köle maskesi – takıyorsun. Aptal!
(Hafif ışık. Ortada insan, dizleri üzerine çökmüş. Karanlıktan bir ses.)
– Senin sancın varoluşsal falan değil, hayatta kalmak için sebep arayışındasın sadece. Ve ne kadar ararsan ara, maskeni çıkarmak için mücadele etmediğin sürece hep köle olarak kalacaksın. Üzgünüm…
(Ortada insan. Uzanmış boylu boyunca, yüzüstü. Işık, çaresiz suratında. )
Karanlık, kulakları delercesine dua ediyor:
– Ey dünya! Ucu bucağı olmayan şu dar köprüdeki aç insanların çığlıklarını duy. Kimi vebalı, kimi psikopat ve kimi ölü. Diyojen’in medeniyetini sun bu karanlık zihinlere ve medeniyetten uzakta medeniyeti yaşasınlar.
(Ukala bir maske – İnsan – )
– Servet, ayaklarınız altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?
(Karanlıktan gelen ürkek bir ses)
– Eğilme insan! Çıkar maskeni ve ayaklarının altındaki hazineye bas. Başının üstündeki hazineye dal. Uyan. Yoksa, gözlerini kapatan bir yüzün daha mı var?
(Kenarda, sandalyede, bacak bacak üstüne atmış bir insan. Işık loş.)
– Gerçekten hakaret etmek istiyorsanız, ona bakmayın, ilgi göstermeden yanından yürüyüp geçin bayım. O, kara bir maske. Fikirleri de fakir, kendisi gibi.
(Karanlıktan kulakları delercesine büyük bir gürültü ile gelen, ince ve öfkeli bir ses.)
– Dünya kötü, insan kötü, sen de kötüsün maske! Düşmelisin suratlardan. Arınmalı senden insan.
(ÇIKIŞ)
– İnsan, öyle bir maske takmaktaydı ki her gün bir sebep ve bahane ile yeniliyordu suratını. Ne İspanyol gribi, ne veba, ne de korona virüs. Hiçbiri, insanı yenemiyordu. Endişe ve korku salan maskeler vardı suratlarda ancak karanlığı kızdıran maskeler bunlar değildi. Karanlık, onca ışığa rağmen insanı bulamayışına ve kendisine hükmedilmesine olanak sağlayan bir maskeden yakınıyordu.
Akıl ve vicdanını maskeleyen insanları ışıklar içerisindeki karanlığa hapsetmişti.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!