‘’Sanat, popülariteye esir olduktan sonra avam bir hal almaya başladı.’’ demek, sanırım yanlış olmaz. En azından ben böyle düşünüyorum. Özellikle popülarite, edebiyatı tamamıyla kuşatmış durumda. Bundan memnun olanlar, şikayetçi olanlar ve benden uzak olsun da nerede olursa olsun diyenler var. Popüler edebiyat dergilerinin edebiyat ile ticareti harmanlayıp peynir ekmekten dahi fazla sattığı bu zamanlarda hiç şüphesiz eksik olmayan şeyler; bardak altlığı, bez çanta, afiş, not defteri, ajanda, ayraç. Bu aksesuarlar, okura, içeriğinde edebi nitelik oranı çok ama çok az olan bu dergileri pazarlamak için bir alternatif oldu.
‘’İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri’’ adlı bir çalışmadan haberdar oldum. Bu projede bulunan arkadaşlar, bahsini ettiğim popülaritenin körelttiği görselliği yeniden ortaya çıkarıp emekleriyle bir çaba içerisindeler. Nazlı Yıldırım ile bu konu hakkında sohbette bulunduk.
1) Merhaba Nazlı. Öncelikle bu söyleşiye katıldığın için teşekkür ederim. Her şeyden önce seni ilk defa tanıyacak olanlar için kendinden bahseder misin?
Ben teşekkür etmek isterim. Bütün çalışmalarımda öz geçmiş kısmını hep boş bıraktım açıkçası. Bunun pek de önemi olduğunu düşünmedim. Queer görsel sanatçısı olarak İstanbul’da başlayan yolculuğum, Ankara’da devam etmekte. Gazete, dergi ve dijital mecralarda öykü, şiir, söyleşi, eleştiri yazıları ve fotoğraf çalışmalarım yayımlandı. Aktif olarak da yayımlanmaya devam ediyor. Yeni projelerimiz var. Yakın zamanda sanat adına çok güzel çalışmalarımız olacak.
2) Biliyorsun ki son yıllarda çokça not defteri ve ajandalar, illüstratör çizimler ile satışa sunulmuş durumda. Herkesin cebinde bir şair veya yazar portresinin bulunduğu bir defter var. Sizler de projenizi sanatçı günlükleri olarak ifade ediyorsunuz. Nasıl bir çalışma olacak?
Popüler kültürün doğurduğu yozlaşmaya karşı bir duruş sergilemek istediğimiz bir çalışma olsun istedik. Kitap ve dergi raflarında hep aynı yüzlerle karşılaşıyoruz. Bu yüzden aşina olduğumuz yüzlerin dışında sanatçı kimliğini var eden çalışmaların yer aldığı defterleri hazırlayarak okurla tanıştırmak istedik. İlginç gelecek ki defter kapağının iç kısmına değil kapağın ön yüzüne yerleştirdik sanatçının ismini ve iletişim bilgisini. Doğrudan temas kurulabilinsin. Bir köprü aslında, defterler. Sanatın, sanatçının ve okurun bir arada olmasını sağlayan bir bağ… Her yerdeler… Her yerdeyiz…
Kendimizi sınırlandırmadan basılı kâğıda taşıyacağımız sanatın her alanında çalışan sanatçılara yer verdik ve kalabalıklaşmaya da devam edeceğiz. Devamlılığını sürdüren, yenilenen bir çalışma bizimkisi. Amaç da sürekliliğini koruyan, dinamik çalışmalara imza atabilmek beraberce.
3) Tamamen el emeği ve çabayla ortaya konacak olan bu proje, güzel bir başlangıç diyebilirim. Kendi düşünce dünyasını kâğıda aktaranların sadece yazınsal olarak değil de çizim ve görsellik olarak paylaşanlar için iyi bir alternatif oluyor. Bu defterlerin okura, ilgilisine ve meraklısına ulaşması için planlarınız neler?
Öncelikle çalışmalarını yayımlatamamış, mecraların belli bir kitleye hitap ederek çemberini daralttığı ortamlara giremediği için ilgi görmemiş sanatçılar için sağladığımız bu oluşumu kalabalıklaştırmalıyız ki daha çok ulaşabilelim okurlara. Seslerini duyduğumuz ve duyduklarımızı duyurmak istediğimiz, okura ulaştırmak istediğimiz bir çaba içerisindeyiz. Sanatçı günlükleri seri hâlinde çıkmaya devam ederken hem büyüyeceğiz hem de Türkiye genelinde dağıtımını sağlayacağız. Defterlerin ilk serisini dağıtıma çıkardık. Kitabevlerinde, defter satış noktalarında çalışmalarımıza ulaşmak mümkün. Çıkış noktamız Ankara olduğu için kentin kitap kafelerinde ve kitabevlerinde bulabilecekleri gibi, internet satış sitemizden de ulaşabilirler. Çünkü biz her yerde okurun yanı başındayız. Buradayız.
4) Kitap kapakları, eskiden ressamlar ve çizerler tarafından yapılırdı. Bu da bence kitabın kapağından dahi ne kadar emekle hazırlandığını gösterirdi. Dijitalin hakimiyeti ve bilgisayarın sağladığı kolaylık sonucu artık kapaklar da hazır fotoğrafların kolajlarından oluşmaya başladı. Bu sayede belki de şair, yazar arkadaşlar kapaklarını bir ressama çizdirebilirler. Ne dersin?
Neden olmasın… Bu da bir başka boyutu işin. Çağın getirdiği kolaylıklarından neler yapabileceğimizi öğrenirken zorluklarıyla da baş etmeyi öğrendik, öğreniyoruz. Hem zenginliği sundu hem tekrarları çoğalttı. Baktığımız bütün kitabevlerinin dergi raflarında farklı isimler altında körelmiş tekrar işleri görüyoruz. Belki de farklı olarak yaklaşıp arz-talep meselesi diyerek kıyıya çekilebiliriz. Ancak bizim derdimiz, bu tekrarın dışında yeni bir bakış kazandırmak isteğimiz. Sanatçıların çalışmalarına yer vererek az da olsa bir şaşkınlık yaratmak. Çıkışımız, ‘’İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri’’ olduğu için bir başka ressama çizdirilmiş olsaydı tamamen konu dışına çıkmış olurduk. Ancak böyle de bir çalışma yapılabilir. Neden olmasın ki…
5) Çizimlerin yanı sıra kolaj ve fotoğraf çalışmaları da yer alacak sanırım. Bu oluşumun yayılmasıyla yeniden sanat grupları ortaya çıkacak ve yeni, farklı isimleri tanımış olacağız. İlk seriyi çıkardınız. Geri dönüşler nasıldı?
Kâğıt yüzeyine sanatı taşıdığımız müddetçe yeni serileri çıkarmaya devam edeceğiz. Çalışmamızın bir son kullanma tarihi olmayacak. Büyük bir heyecanla, sanatçı arkadaşlarımızla ilk seriyi tamamlayıp çıkardık. İlk seride yer alan sanatçılar, aktif olarak çalışmalarına devam ediyorlar. Dinamiği yakaladığımız için de defterlerle ilgili dönüşler güzeldi. Tekrarın dışında kalan bir defterle karşılaşan okurlarımız, ilk bakışta şaşkınlık yaşasa da niyetimizi anlattığımızda daha sıkı sarılıp kucakladı bizleri. Kapakla birlikte başlayan sanatçıyla yüzleşme anı, heyecan verici. Hem sanat hem sanatçıyı görüp hem de akılda oluşan soruların yanıtını bulmak için ya da söylemek istediklerini iletmek için doğrudan temas kurabiliyor. Böylesine samimi bir tanışıklık, her zaman anlamlıdır. Bununla birlikte seriye dâhil olmak isteyen yeni sanatçılar da ulaşıp çalışmalarını iletiyorlar. Bu, bizi çok mutlu ediyor.
6) Bu projenin daha kapsamlı ve geniş kitlelere yayılması için çalışmalarınız var sanırım. Lakin her şeyden önce burada en büyük görev, okurda. Şimdilik dağıtım merkezleri hangi şehirler?
Çıkış noktamız, Ankara. Bizi en çok Ankara’da bulabilecekleri gibi internet satış sitemizden de ulaşabilirler. Okurun uzağında değiliz. Her an her yerdeyiz. Ankara dışında Eskişehir, İstanbul, İzmir’de defterlerimizi bulabilirler. Mardin ve Diyarbakır’a da yolumuz düşecek.
7) Her işin cefası, uzun sürüyor biliyorsun. Yenilikleri ve farklılıkları hemen kabullenen ya da artılarını gören bir topluluk değiliz maalesef. Bu durumda yapacağınız işleri karşılaştırmalar yaparak yıpratmaya çalışan bir kesim olacaktır. Kendinizi en iyi şekilde ifade edeceğiniz ya da etmeye gerek duymadan yapacağınız çalışmalar ile bunu göstereceğiniz bir rotanız, yazınız var mı? ‘’Neden bu oluşum var?’’ diyenlere söylenecek en açıklayıcı özet nedir?
Şu ana kadar yayımladığımız kitaplar, düzenlediğimiz gösteriler-sergiler, yaptığımız bebekler ve ‘’İmge Günlükleri’’ gibi proje çalışmalarımızın dışında kendimizi başka bir şekilde ifade etmeye yeltenmedik. Ancak şurası gerçek ki, bu oluşum ne kimsenin altında toplandığı bir çatı, ne de kimsenin içinde bulunduğu, etrafı setlerle örülü bir yapıdır. ‘’İmgenin Çocukları’’, oluşum olarak, üzerinde yapılan işlerle anlam taşıyacağını düşündüğümüz bir zemini temsil ediyor. Sanatla ilgilenen ve bu bağlamda üretim içerisinde olan kişilerin önüne bu en doğru olabilecek olsa bile bir yapının konulmasını doğru bulmuyoruz. Tam aksine, yapıların, kesimlerin ve de tanımlamaların ortadan kalkmasını gelmiş olan gelecek zaman dilimi içerisinde savunuyoruz. Bu savunuyu ifade ettiğimiz bir manifestonuz olacak: ‘’Çocukluk Manifestosu!’’ Yakın zamanda tamamlamayı planladığımız bu manifesto ile salt yazınsal değil, görsel ve de müzikal olarak da ‘’Neden böyle bir zemin kurduk ve bu zemini nereye kadar nasıl genişletmek istiyoruz?’’ gibi sorular, bir şekilde cevap bulacaktır diye düşünüyoruz.
8) Sevgili Nazlı, vakit ayırdığın için çok teşekkür ederim. Son olarak söylemek ya da değinmek istediğin meseleler ya da açıklamak, belirtmek istediğin noktalar var mı?
Ben teşekkür ediyorum bu güzel sorular sayesinde keyifli bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz için. Sadece şunu özellikle dile getirmek istiyorum ki, şu ana kadar bu serüvende yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!