Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN – Bi Konuşalım Mı Sanat, Edebiyat ve Hede Hödö Platformu
  • Künye
  • Yazarlar
  • İletişim
Çarşamba, Ocak 20, 2021
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
E-Dergi (6. Sayı Çıktı!)
Bi Konuşalım Mı?
-10 °c
Ankara
-4 ° Wed
0 ° Thu
1 ° Fri
1 ° Sat
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Tümü
    • Ekonomi
    • Eleştirel
    • Haberler
    • Siyaset
    SADECE ŞİİR

    SADECE ŞİİR

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Karanlığın Sitemi

    Karanlığın Sitemi

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Katil

    Katil

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    2 Milyon Çocuk İşçi

    2 Milyon Çocuk İşçi

  • Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Karma Sanatlar
    • Modern Sanat
    • Müzik
    • Sanat Akımları
    • Sanatçılar
    SADECE ŞİİR

    SADECE ŞİİR

    aynada otopsi – vııı

    aynada otopsi – vııı

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    geceler bana zulmü öğretiyor

    geceler bana zulmü öğretiyor

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    eighteen to nine

    eighteen to nine

  • Medya
    • Tümü
    • Biyografi
    • Makale
    • Röportaj

    Mehmet Ulusoy (Carlos) ile Tiyatro, Kültür, Sanat Üzerine

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

  • Dijital
    • Tümü
    • E-Spor
    • Oyun
    • Teknoloji
    • Twitch
    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Dumbledoge, Zeitnot Hakkında Açıklama Yaptı!

    B100 Games ile Türkiye’deki Oyun Sektörüne Dair Konuştuk

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

  • Eğlence
    • Tümü
    • Dizi
    • Film
    • Mizah
    • Müzik
    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

  • Spor
    • Tümü
    • Takım Sporları
    Melankolik Futbol

    Melankolik Futbol

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

  • Yaşam
    • Tümü
    • Astroloji
    • Felsefe
    • Kişisel
    • Moda
    • Sağlık
    • Yemek
    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Issız Ada: Dünya

    Issız Ada: Dünya

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    AGORA PHOBUS*

    AGORA PHOBUS*

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

  • Sepet
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Tümü
    • Ekonomi
    • Eleştirel
    • Haberler
    • Siyaset
    SADECE ŞİİR

    SADECE ŞİİR

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Karanlığın Sitemi

    Karanlığın Sitemi

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Katil

    Katil

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    2 Milyon Çocuk İşçi

    2 Milyon Çocuk İşçi

  • Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Karma Sanatlar
    • Modern Sanat
    • Müzik
    • Sanat Akımları
    • Sanatçılar
    SADECE ŞİİR

    SADECE ŞİİR

    aynada otopsi – vııı

    aynada otopsi – vııı

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    geceler bana zulmü öğretiyor

    geceler bana zulmü öğretiyor

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    eighteen to nine

    eighteen to nine

  • Medya
    • Tümü
    • Biyografi
    • Makale
    • Röportaj

    Mehmet Ulusoy (Carlos) ile Tiyatro, Kültür, Sanat Üzerine

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

  • Dijital
    • Tümü
    • E-Spor
    • Oyun
    • Teknoloji
    • Twitch
    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Dumbledoge, Zeitnot Hakkında Açıklama Yaptı!

    B100 Games ile Türkiye’deki Oyun Sektörüne Dair Konuştuk

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

  • Eğlence
    • Tümü
    • Dizi
    • Film
    • Mizah
    • Müzik
    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

  • Spor
    • Tümü
    • Takım Sporları
    Melankolik Futbol

    Melankolik Futbol

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

  • Yaşam
    • Tümü
    • Astroloji
    • Felsefe
    • Kişisel
    • Moda
    • Sağlık
    • Yemek
    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Issız Ada: Dünya

    Issız Ada: Dünya

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    AGORA PHOBUS*

    AGORA PHOBUS*

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

  • Sepet
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Bi Konuşalım Mı Sanat, Edebiyat ve Hede Hödö Platformu
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Home Editörün Seçtikleri

Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

yazan Yusuf Araf
Eylül 13, 2020
içinde Editörün Seçtikleri, Karma Sanatlar, Medya, Röportaj, Sanat, Sanat Akımları, Sanatçılar
0 0
1
Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN
0
SHARES
389
VIEWS
Facebook'da PaylaşTwitter'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

 

İnsan hayatının en güzel yıllarının bir bölümü lisede geçiyor. En azından bunu doğrulayanların sayıları daha çok diyebiliriz. Herkesin aklında liseden bir öğrenci kalmıştır. Bunlar; yaramazlıkları, çalışkanlıkları, güzelliği ve yakışıklılığı ya da popülerliğinden ötürü akıllarda olanlardır. Lise, ergenlik döneminin neredeyse tamamıdır. Elbette benim de aklımda saydığım sebeplerden birçok arkadaşım kaldı. Lakin bunların içinde yeteneğiyle aklımda kalan bir arkadaşım var. 

 

Ferman Narin. Diyarbakır Namık Kemal Lisesi’nden arkadaşım. Ferman ile tanışmamız bir arkadaşımızın doğum günü kutlamasında olmuştu. Parti demiyorum çünkü okulda boş bir sınıfta kutlamıştık ve ben de okula pasta sokulması yasak olduğu için onları içeriye sızdıran kişiydim, buradan Mehmed Şükrü’ye selamlar.  🙂 Aslında Ferman’ı bunun öncesinde de okulda aldığı ödüllerden biliyordum. Okulun dergisinde görmüştüm. Yazdığı şiirleri ve düzyazıları okumuştum. Ferman’ın edebiyata olan yeteneği kadar sinemaya olan yeteneğini de hem senaryosunu hem de yönetmenliği yaptığı filmlerle görme şansını yakalıyoruz.  

 

 

Yusuf ARAF: Merhaba Ferman. Öncelikle beni kırmayıp davetimi kabul ettiğin teşekkür ederim. Ben, az biraz lise döneminden ve seni tanıdığım süreçten bahsettim ama senin de bilmeyenler için kendinden bahsetmeni isterim. Ne dersin?  

 

 

Ferman NARİN: Öncelikle bu güzel sohbetin oluşmasına katkıda bulunduğun için teşekkür ediyorum. Giriş kısmında belirttiğin lise dönemi yıllarımı bu kadar iyi bilmen, senin de döneminin alfa karakterlerinden biri olduğun gerçeğini ortaya çıkarıyor. Çünkü sen devamlı aktif olan edebiyat, şiir ve sanata yönelmeyi tercih eden insanların ortak arkadaşı noktasındaydın. Seninle tanışma hikayemiz tam da öyleydi, evet. Şunu söylersem abartı kaçmayacaktır: Sen lisenin legal kaçakçısıydın. 🙂 Yakında yeni bir film çekecek olursam bir karakterin adı “Yusuf” olacak ve o sen olabilirsin, dikkat et derim.

 

Ben Ferman Narin, 1995 yılında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde dünyaya geldim. İlkokul ve ortaokul öğrenimimi Vali Ünal Erkan İlköğretim Okulu’nda gördüm. Liseyi Namık Kemal Lisesi’nde okudum. Lisedeyken senin de iyi bildiğin gibi okul kollarında faaliyet yürütüyordum. Sinema ile ilk yakınlaşmam, burada başladı. Münazara yarışmalarının ara kısmına denk gelecek şekilde telefonum ile çektiğim kısa filmlerden sonra 2016 yılında Mersin Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nü okumaya hak kazandım. Bölüme geldikten sonraki Ferman çok daha başkaydı. Çünkü bu işe merak salarak başlayan Ferman, ilk defa profesyonel anlamda set ekipmanlarını görüyordu. Bu ekipmanları gördükten sonra sinema merakı daha da gelişmişti. Yani ‘’Ferman Narin, özünde Bağlar’ın ara sokaklarında çektiği basit kısa filmlerin heyecanını hâlâ atamamış bir sinemacı adayıdır.’’ diyebilirim. 

 

Yusuf ARAF: Ben seni yazdığın şiirler, yazılar ve kazandığın derecelerle bildim. Edebiyat ile arandaki bağ, yazınsal olarak hâlâ devam ediyor mu? Çünkü senaryo yazıyorsun ve bir hikâyeyi yakalayıp onu çözümleyip izleyiciye aktarmayı iyi biliyorsun. Özellikle şiir ile arandaki ilişki ne durumda?  

 

Ferman NARİN: Lise dönemimde çok şiir yazdım. Sanırsam şiir, bir şeylerden kaçış için bir sığınaktı benim için. Şöyle, ben lise yıllarımı ‘yalnızlığı had safhada yaşadığım dönem’ diye tanımlıyorum çünkü yaşanılan dönemin politik kaos ortamında bizler henüz çocuktuk. Gördüklerimiz, hissettiklerimiz, bize gösterilenler, bizi bize yabancı kılan yegâne şeylerdi. Yani şu an zihnime bir implant yerleştirip anılarımı görebilsen, şayet inanıyorum ki devamlı içerisinde bensiz anılarla dolu acıklı hikayeler göreceksindir. İşte bu yüzden “şiir” benim tek göz odalı sığınağımdı diyebilirim. E tabi daha sonrasında yaş ilerledikçe duyguların, zevklerin kısaca yaşam perspektifin de değişiyor. Üniversiteye hazırlandığım dönemde şiire bayağı ara vermiştim. Ara ara dönüp karalamaya çalıştığım şiiri ikinci plana atışım, ben fark etmeden karşılıklı bir nefreti de doğurmuştu aslında ve ben bunun sonucunda bir daha şiir yazamadım. Bunun nedeni de şiir yazmanın sizden devamlı ilgi istediği ve alt olmayacak derecede öneme sahip olduğu gerçeğiydi. Daha sonrasında üniversite yıllarında çekeceğim filmlerin senaryosunun yazımı konusunda kendimi geliştirmeye çalıştıkça, edebiyat, bu anlamda yeni bir yol arkadaşı oldu diyebilirim. Özellikle bunu bende tetikleyen güç ise kesinlikle sinema olmuştur. Yani sinemasal evrenin içerisinde yaratacağın özgün senaryonun yolu, buradan geçiyor. Hikâye oluşturma kısmında ise genellikle yerelden besleniyorum. Çünkü ben kendi ülkemin insanını çok daha iyi tanıyorum ve bu karakterler aracılığıyla yansıtacağım o dili, kültürü, rengi ancak böyle verebileceğime inanıyorum. Sonuç olarak; “En kişisel olanın, en yaratıcı olduğuna inanıyorum.’’ Filmlerimdeki karakterlerin çoğu ile yaşamamın bir noktasında temas halinde oldum. Onları tanıdım ve ancak böyle karar alma pozisyonuna gidip sinemaya taşıma cesaretinde bulundum. Benim filmlerimde müziğin de çok önemli bir yeri vardır. Özellikle senaryo yazım aşamasında oluşturacağım karakterlere özgün müzikler bulup o karakterleri müziğin vurucu gücü ile belirli bir forma sokabiliyorum. ‘’Senaryo aşamasındayken dinlediğim müzikler ve ses efektleri, ortaya çıkan üç filmimin kesiştiği ortak noktadır.’’ diyebilirim.  

 

Yusuf ARAF: Biz lisedeyken yaptığımız ilk dinletiyi hatırlıyorum. Videolarını da hâlâ saklarım. Sıradan bir dinleti olmasın diye orada farklı bir karaktere bürünmüş ve konferans salonundaki mikrofonu elinde tutarak dinleti boyunca öyle kalmıştın. Düz baktığımız bir meseleyi farklılaştırmıştın. Şüphesiz bu sinemada da çok etkili bir durum. İzleyicinin ne istediğini bilmek, yönlendirmek nasıl bir duygu? 

 

Ferman NARİN: Ben özellikle değişen dijital süreç ile birlikte elimden geldiğince alışıla gelmiş durumlara farklı bir bakış açısıyla bakabilmeye çalışıyorum. Dinletinin olduğu günde bu konuda seninle ortak bir karara varıp yapmıştık gösteriyi. İlk temel taşlarını o dönemde atıp şu an bir sinema mezunu olarak da üniversite yıllarımı farklı türde filmler çekmeye çalışarak devam ettim. İlk filmim olan SOYKA, ‘psikolojik gerilim, dram’  türündeydi, daha sonrasından çektiğim PİRABOK,  ‘korku, fantastik, gerilim’  türündeydi. Son filmim olan ŞEKER GIDA ise  ‘kara komedi’  türündeydi. Yani mantığım şuydu: ‘’Ben şu an bir öğrenciysem elimden gelen her şeyi bu kısıtlı süre içinde denemeliyim.’’ Bu fikirle birlikte yola çıktığım zaman sinema öğrencilerinin genel olarak yaptığı veya yapmadığı durumları göz önüne almaya başladım. YouTube hesabımda görmüşsündür, Pirabok’un 40 dakikalık kamera arkası belgeselini yayınladım. Bu da getirmeye çalıştığım farklılıklardan biriydi. Bunu yapmamın temel nedenlerinden biri de şuydu. Bu bölüme ilk geldiğimde ben de “Ne yapacağım?” “Bu iş nasıl yürür?” gibi sorular sorardım. Bu tarz sorulara cevap olabilsin diye ve bizden sonra gelecek öğrencilere, onlara çok yakın olan yaşadıklarını yaşayan biri olarak “Bu film böyle çekilir.” olayını doğal olarak belgelemeye çalıştım diyebilirim.  

Özellikle şu konuya değinmek istiyorum. Filmin prodüksiyon masraflarını karşılamak için gittiğiniz yerlere ‘kısa film’ dediğiniz zaman, sizi basit bir iş yapıyor gibi görüyorlar. Bu konuda farklı olma yoluna gidip sektörden tanıdığım insanlarla iletişime geçip ‘’Uzun metraj filmlerin sunum dosyaları nasıl olur?’’ gibi örnek taslaklar rica etmeye başladım. Aldığım geri dönütlerden sonra ise işin profesyonelliğine uyacak şekilde karşı tarafa bu işin titiz ve güçlü olduğunu hissettirecek bir modelde ‘kısa film sunum dosyaları’ hazırlamaya başladım. Oyunculuk teklifi götürdüğüm insanlar, daha önce çalıştıkları setlerde gördüğü ilgisiz tavırları görmesinler diye işin sosyal medya kısmına da el atma gereği duydum. Çünkü biliyorsun, bu dünya artık bir görsel imaj dünyası. Ben de bunun ağırlığını bilerek bir olan yükümü beşe çıkarıp bu azimle çalışmayı tercih ediyorum. Konu, bizi çok güzel bir yere sürüklüyor zaten. Az önce bahsettiğim tüm bu olanları bildikten sonra gelişen teknolojik devrim sonrası modern seyircinin isteklerini de bu doğrultuda zaten yakalayabiliyorsun. Bu, ağızdan çıktığı gibi basit olmuyor ama en azından gelişen dijital platformları ve sosyal medyayı takip ettiğin ölçüde bu konu hakkında az çok fikir sahibi olabiliyorsun. Yani ‘’24 fps’ler Z kuşağı ile birlikte 120 fps’lere çıkabilir mi?’’ gibi soruları sorabilmek bile bu konuda önemli. 

 

Yusuf ARAF: Yönetmenlik ve senaryonun yanında çok da iyi bir kurgucusun. Bunu zaten lisedeyken çekip kurguladığın videoları izlerken fark ediyorduk. CEHMAN filminde kurgu, ses ve afiş bölümünde, İTALYA’DA YAĞMUR filminde de kurguda imzan var. Biraz bu iki filmin serüveninden bahseder misin?  

 

Ferman NARİN: Ben bölümle ilk tanıştığımda ‘kurgucu’ olacağım demiştim. E tabi kurguya yoğunlaştıktan sonra Türkiye’de hâlâ gereken önemin verilmediği ses departmanında da kendimi geliştirmeye çalıştım. Tüm bunlar birbiriyle müthiş bir uyum içinde çalıştığında, bu özellikler yönetmenlik için sizi güçlendiren yegâne özellikler olmaya başlıyor. Bir yönetmenin aynı zamanda kurgucu olması, setin daha hızlı akmasına yardımcı olabilir. Kötü tarafları hiç mi yoktur? Vardır elbette. Ama iyi bir yönetmen, artı ve eksili durumlar arasındaki dengeyi iyi gözlemleyip bu konuda aldığı kritik kararların güçlülüğüyle ortaya çıkar. İşte tüm bu süreçten sonra ‘Cehman’ filmiyle ilk defa bir kısa film kurgusu yapıyor olacaktım. Filmin yönetmeni ve diğer ekip üyeleri kurgucu olduğumu biliyorlardı fakat ben daha öncesinden hiç Adobe sürümü olan bir program kullanmadım. Ama yönetmenin güvenini kırmamak adına bu iş için gecemi gündüzüme katıp çalıştım. Ritim aralığının yoğun olduğu ve ses dizayn açısından beni çok zorlayan bu film sonucunda, bizler, beşincisi düzenlenen ‘‘ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ’’ nde  ”En iyi deneysel film ödülü” nü aldık. Bu ödülü aldıktan sonra ‘İtalya’da Yağmur‘ için öz güvenim daha da güçlüydü diyebilirim. Bu iki projenin de ortak çıktısı şu olmalı: Yönetmen-kurgucu uyumu, filmi gerçekten çok daha farklı bir noktaya taşıyabilir. İşte ben de bu iki filmde bu sürece şahit oldum. 

 

Yusuf ARAF: İlk filmin Soyka (2018) ile önemli festivallerde finalist oldun. Filmin kamera arkasını izlediğim zaman çekimlerin cidden hem eğlenceli hem de zor geçtiğini fark ettim. Gece çekimleri var ve biliyorsun ki gündüze oranla daha çok sorun yaratıyor bu. Nasıl geçti bu süreç? Bize ‘Soyka’ dan bahseder misin?

 

 

Ferman NARİN: ‘’SOYKA’’,  yönetmenlik deneyimimi keşfettiğim ilk kısa filmimdi. Sana az önce anlattıklarımın hepsini biriktirip kullanabileceğim ilk fırsatımdı ve bunların çoğunu da gerçekleştirmeye çalıştım. Özellikle ilk defa profesyonel set ekipmanları ile sahaya çıkıyordum ve tüm bunların içerisinde oyuncu yönetimi, karakterler ve diğer set çalışanları ile diyalog geliştirme sürecini de burada deneyimledim. Bu anlamda ‘’SOYKA’’, benim ilk kısa film atölyemdi diyebilirim. Bilirsin ilk kısa filminin iyi olmasını istiyorsan güçlü bir ekibe de sahip olman gerekiyor. Bu ekiple yaptığın toplantılardan sonra ortaya çıkan mevcut durum, zaten filmin kaderini belirliyor. Siz kendi ekibinize yeterli motivasyonu verdikten sonra ekip dayanışmasının ortaya çıkardığı güçle herkes departmanının hakkını vererek sağa sola koşturmaya başlıyor. Bu koşuşturmaların ardından prodüksiyon gibi çok önemli bir durumu kavrıyorsunuz. Çünkü elinizde yeterli miktarda sponsor görüşmelerinden kalan para yoksa, iş, gönül meselesine dönüyor. Ve bu da biz kısa filmciler için çok önemli bir nokta. Soyka filmiyle çekim yaptığımız sanayi bölgesi, başrol oyuncusunu evi, set içi araçlar ve daha birçok alternatifi bu filmde öğrendim. Filmi çektikten sonra gösterime çıktığımız gün, seyirciler tarafından çok güzel geri dönüşler almıştım. Evet, ilk kısa film ile ortaya çıkan bilgi birikimim, sizi bir sonraki filme taşıyor. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim, ilk çektiğiniz filmin yeri sizde bir başka oluyor. 🙂 Buraya duygusal bir fon müziği koyabilirsiniz çünkü şu an ağlıyor gibiyim. 

 

 

 

 

 

Ferman NARİN: Film sürecinden şöyle bahsedebilirim. Öncelikle ‘Pirabok’,  2019 yılında çekildi. Post prodüksiyon işlemleriyle birlikte 2020’nin Ocak ayı, filmin resmi çıkış tarihiydi. Soruya gelecek olursak, ‘Pirabok’ tan önce elimde birkaç senaryo taslağı vardı ama ilginçtir ki ekipçe, var olan taslaklar üzerinden gitme taraftarı olmuyorduk. Her ne kadar türler arası deneme yapma isteği devamlı canlı halde bulunsa da  aklımda daima bir korku filmi yapma isteği vardı. Bunu cesurca söyleyemememin nedenlerinden biri de şuydu. Daha önce korku filmi çekmiş birçok meslektaşımın korku filmine gereken önemi vermeyip tamamladığı filmlerin seyirci karşısında ciddi derecede kötü eleştirilere maruz kaldığı gerçeğiydi. Bu işin teknik kısmının zorluğundan bahsetmeyeceğim bile…  

 

Bir gün tüm bu düşünceleri kafamdan silip danışmanımız Prof. Dr. Gürhan Topçu’ya annemle başımdan geçen ‘Pirabok’ hikayesini anlatma kararı aldım. Hikâyenin yaşandığı yer; Silvan, Kulp, Lice üçgeninde kalan bir mezra bölgesi. Ben annemle köye üzüm bağları için gelmiştim ve yaklaşık 2-3 gündür buradaydık ve sabahtan akşama kadar tarlada bir çalışma saatimiz vardı. Bir gün akşama doğru evin yolunu tuttuğumuz sırada, 90’lı yıllardaki çatışmalardan dolayı yıkılmış evimizin önünden geçerken bir ses duyduğumu fark ettim. Bu ses, beni çağırıyordu. Daha sonra durdum ve anneme dönüp: ‘’Anne bir ses duydum. Bana ismimle hitap ediyor.’’ dedim.  Annem ise ‘’Sakın arkana bakma.’’ deyip elimi sıkıca tuttuktan sonra hızlıca evin yolunu tuttuk. Eve geldiğimizde beni karşısına alıp beni çağıran kişinin PİRABOK olduğunu söyledi ve eğer o sırada arkama dönüp onunla göz teması kursaydım beni alabileceğini söyledi. Yusuf, bir de şöyle düşünelim. Evet, belki yaramazlık yapmamam için anlatılmış bir korku hikayesi olabilir ama annemin bu olaya inanması, çocuk olarak seni o yaşta müthiş etkiliyor. İşte bu müthiş etkilenmenin sonucunda hikâyeyi dinleyen danışmanım etkilendi ve bunun üzerine gitmemiz gerektiğini söyledi.  

 

Bu konu hakkında edinilen kaynakların dışında bölge halkı ile konuşmaya başladık. Çünkü var olan Pirabok tasvirlerini ortaya çıkarıp ortak bir çerçevede ele alıp bu şekilde bir yaratım sürecine gidebileceğimi düşünüyordum. Tüm bunların sonucunda artık elimde ince elenmiş bir senaryo ile sahaya çıkmanın vakti gelmişti. Yaklaşık 20 kişilik bir ekiple Mersin’in Kuskan Köyü’nde filmin çekimlerine başladık. Rakım olarak yüksekte olduğumuz için seti kar yağışından dolayı erteleyebiliyorduk. Üstelik çekim için gideceğimiz eve geldiğimizde, evi koruyan köpekler çocuk oyuncularımıza saldırınca o evi iptal etme kararı aldık. Ayrıldıktan sonra o bölgede elektriği olmayan evlere mecbur kaldık. Köylülerin yardımıyla elde ettiğimiz jeneratörleri getirdikten sonra çekimlerimizi bitirdiğimiz gün aracımız kaza yaptı ve biz ciddi bir borcun altına girdik. Bunları farklı bir maksatla söylemiyorum, sadece var olan set anılarını anlatıyorum.  

 

Neyse, sonuç olarak post prodüksiyon aşamasında da yaklaşık 1 ay harcayarak bu filmi bitirdim ve gösterim gününü bekledik. Gösterime çıktığımız gün, teknik yetersizlikten dolayı ses kuşağını seyirci iyi duymayacaktı bu bizim için çok kötü bir durumdu ama işin güzel tarafı film bittikten sonra kopan alkış ve jüri ekiplerinin bizlere dönüp ‘’İyi ki varsınız.’’ demesi ve okul tarihindeki ilk ciddi kısa korku filmi olması özelliği de o gün için bizim ek motivasyon olmuştu. Yani şunu çok açık bilmemiz lazım; sinema, tamamen kolektif bir şekilde yapılacaksa bütün ekip üyeleri var olduğu departmanın hakkını vermeli ancak böyle bir film tam anlamıyla iyi bir filme yaklaşabilir. 

 

 

 

 

Yusuf ARAF: Şimdi de ‘Şeker Gıda’  ile festivallerdesiniz. Filmi izleme şansı buldum. Gerçekten filmde es geçilemeyecek ciddi mesajlar var. Özellikle perakende alışverişi benimsemiş bir toplumun gözlemini çok iyi yaptığını söylemeliyim. ‘Şeker Gıda’ nın da gelişim sürecini merak ediyorum açıkçası. Nasıl gelişti senaryo ve film?  

 

Ferman NARİN: ‘Şeker Gıda’yı Pirabok’un post prodüksiyon işlemlerini tamamladıktan sonra taslak haline getirmeye başlamıştım. Şunu açıkça söylemek istiyorum. Pirabok filmi sürecinde yaşadığım senaryo yazım ve teknik sıkıntıların gölgesinden biraz da olsun kurtulmuş bir Ferman NARİN vardı artık. Çünkü bir gelişim evresiyle beraber, ilk filminizi yaptıktan sonra bir süreç başlıyor, siz bu süreçte kendinize dışarıdan bakabilmeyi ve öz eleştiri kavramını geliştirebildiğinizde çekeceğiniz her filmin üstüne katarak ilerlediğiniz gerçeğini de  açıkça  görüyorsunuz. Ben de bununla birlikte okulda ciddi bir algı yaratmıştım. Çünkü SOYKA ve PİRABOK filmlerinden sonra gelecek film, kesinlikle kötü olmamalıydı. Bu anlayışla bu dönem çekeceğim film türleri arasında aksiyon vardı. Bu aksiyon senaryosunu geliştirebilmek adına çalışmalar yapıyordum.  

 

Bu çalışmalar devam ederken bir gün “Mehmet Ali Çayıroğlu” cinayetini duydum. Bu cinayetteki şahıs, kurbanlarından çaldığı hayvanların etlerini ucuza satan bir market sahibiydi. Yıllarca bu cinayeti işlerken sırf sattığı etlerin ucuzluğuna gıcık olan komşu kasapların şikayetiyle cinayetlerinin ortaya çıktığı bu seri katilin hikayesi bana çok trajikomik gelmişti ve ben bu cinayeti de var olan aksiyonun içine katabilme fikrini geliştirdikten sonra bunu bir aksiyon filmi değil de kara-komedi türünde kurmaca kısa film haline getirilmesi kararını aldım. Bu ana iskelet oluştuktan sonra ekipçe senaryo tartışmaları yürütüp hazır hale getirdik. Ben bu senaryoyu ilk oluşturduğum sırada başrol oyuncusu için “Tolga Manyer” i düşünerek yazmıştım. Kendisi de bu senaryoyu okuduğunda beğenmişti ve direkt olarak kabul etmişti. Güçlü oyuncu kadromuz oluşmaya başladığında ilk tanışma yemeğinden sonra 1 aylık bir prova almıştık. Bu provalar bittikten sonra, sahaya çıkacak ekipler belli olmaya başladı. Özellikle ben set ekibine birinci ve ikinci sınıflardan arkadaşları da dahil etmeye çalıştım. Üniversiteye geldikten sonra set ile temas halinde olmaları ne kadar hızlı gelişirse, bu, onlar için o kadar iyi olacaktı. Sonuç olarak ilk başladığım andan son anına kadar korktuğum ve üzerine titrediğim bu film, güçlü bir ekip dayanışmasıyla birlikte çok daha güçlü bir konum elde etmiş oldu. Öğrenci filmlerinde pek alışık olunmayan sinematografisi güçlü, kamera hareketlerinin konu bütünlüğü içerisinde oluşu, aksiyon sahnesi ile tehlikeyi göze almak ve cesur müzikler kullanma inisiyatifi alabildiğimiz bu film; seyirciden güzel tepkilerle döndü inanıyorum dönmeye de daha çok devam edecek. 

 

 

 

Yusuf ARAF:  Filmlerin yanı sıra filmler kadar izleyince keyif veren kamera arkası görüntüleri de var. Özellikle PİRABOK filminin kamera arkasında ciddi bir ekip çalışmasına şahit oluyoruz. Zor şartlar altında çıkarılan harikulade bir iş diyebilirim. Herkesin bir işin ucundan tutması, hava şartlarının ve konaklama sıkıntıları sizi daha da motive etmiş olmalı. Kamera arkaları genelde çok keyifli geçtiği kadar zorlayıcı da olabiliyor. Bunu belgesel çekimlerinden yaşadığımdan çok iyi biliyorum. Biraz da bu konuda konuşmak istiyorum seninle. Bu konudaki deneyimlerini paylaşır mısın?  

 

Ferman NARİN: Bu soruya daha farklı, kısa ve öz bir şekilde cevap vermek istiyorum. Eminim ki bütün meslektaşlarımız bizim kamera arkasında yaşadığımız sıkıntıların aynısını veya daha fazlasını yaşıyordur. Benim buna dair söyleyebileceğim anılarım, kamera arkasında izlediklerinizdir zaten ve buna ek olarak o an sette zihin dünyamda var olanlardır. Bu yüzden saha gerçekliği ile zihnimde yarattığım sinemasal dünya sayesinde baş edebiliyorum. Kamera arkası görüntülerinin ortaya çıkardığı fikir, bence şu olmalı: Evet bir araya gelmiş yirmiye  yakın kişi ve bu kişilerin bu yapılacak işten maddi olarak hiçbir çıkarının olmaması ve buna rağmen bu ekip dayanışmasını gösterip 9 gün boyunca derme çatma bir evde kalıp sofrasında ve yattığı yerde zehirli akrebi görmesine rağmen o fedakâr ruhu terk etmeyişi, sinemanın yarattığı büyülü etkinin ta kendisidir. Ekip olarak biri temsil ettiğiniz gerçeğini fark ederseniz eğer, filmler böylelikle sinemaya daha çok yaklaşıp başarıya ulaşabilir olacaktır. 

 

 

 

 

 

 

 

Yusuf ARAF: Bir izleyici olarak senden yeni ve yine hiç şüphesiz çok güzel olacağına inandığım projeler bekliyorum. Var mı yeni projeler?

 

Ferman Narin: Evet var ama şu an filmlerimin festival süreci ile ilgilendiğim için bu projeleri ancak seneye yapabileceğimi düşünüyorum. Aslında böyle olması, senaryonun fermantasyon süreci anlamında çok daha sağlıklı olacaktır. Beni heyecanlandıran noktalarından biri de şu; yaşadığım yere – Diyarbakır’a –  gelip burada güzel sinema projeleri üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Bu yüzden özellikle bu coğrafyada türsel olarak denenmeyen farklı işlere imza atmak istiyorum. Bunun için çok çalışıyorum ve daha da çalışmam gerektiğinin farkındayım. Şartlar el verirse burada ‘bilim kurgu’ türünde bir film denemeye çalışacağım. Bilim kurgu türünün zor olduğunu biliyorum ama bu zorluluğu görüp en azından bu yolculukta deneyimleyeceğim şeyler üzerine bir çıkarım yapmak istiyorum. Bunun dışında taslak halinde olan kurgusu doğrusal bir şekilde ilerlemeyen bir aksiyon filmi düşüncem de var. Tabi tüm bunların altı kesinlikle boş olmayacak cinsten olması lazım, bunun için de tekrardan güçlü bir ekip kurup bu ekiple kuracağım iletişimi güçlendirip bu şekilde sahaya hazır bir şekilde çıkmam lazım. Tüm bunların dışında güçlü ve bir o kadar olumsuz etken haline gelen pandemi sürecinde mezun olmuş bir sinemacı olarak, bu süreçte maddi olanakları sağlayacak yollar keşfedip bunu kendi zihin dünyamı işgal etmeyecek hâle getirmem lazım. Teşekkür ediyorum. 

 

Yusuf ARAF: Bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim sevgili Ferman. Yeni projelerinde ve katedeceğin bu güzel yolda başarılarının devamını bekliyoruz.  

 

Ferman NARİN: Güzel dileklerin ve bu güzel sohbetin oluşmasına olanak sağladığın için çok teşekkür ediyorum. En kısa zamanda tekrardan görüşmek dileğiyle. 

Etiketler: Bi SinemaFerman Narinsinema

Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!

Abonelikten Çık
Yusuf Araf

Yusuf Araf

23 Ağustos'ta Diyarbakır'da doğdu. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünü bitirdi. Eskişehir Anadolu Üniversitesinde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünü okuyor. AÇIK KALP EDEBİYATI (deneme) TEN DÜĞMELERİ (şiir) MUHTELİF DELİKANLI (roman) adında üç kitabı yayınlandı. Şiirleri; varlık, vurgu, şiiri özlüyorum, şehir, eliz edebiyat, sincan istasyonu, şiirden, cazkedisi ve şarkî dergilerinde yayınlandı.

İlgili Gönderiler

SADECE ŞİİR
Edebiyat

SADECE ŞİİR

Ocak 19, 2021

  *Bu yazı, Kasım – Aralık 2019 yılında Vurgu Edebiyat dergisinin 3. sayısında yayımlanmıştır.     Popüler Kültür dergileri, son on...

aynada otopsi – vııı
Deneme

aynada otopsi – vııı

Ocak 3, 2021

  şimdilik bana tanınan sınırlara üzgünüm. özgürlüğün tanımını yapmanın zor olduğu neş’esiz meşgale günlerim. keçilerinden gına gelen meşesiz bir patikadayım....

Sonraki Gönderi
Bi Sinema: Kız Kardeşler

Bi Sinema: Kız Kardeşler

Yorumlar 1

  1. Recep sarıaslan diyor:
    4 ay önce

    Şimdiki nesil çok farklı geliyor ve bu mutlu ediyor. Ferman düşünebilmeyi öğrenmiş biri. Eksiklerini iyi analiz edip işinde en iyisini yapmaya çalışıyor. Bir idolu vardır illaki ama kendi tarzını yaratmaya çalışıyor. Sinemadan pek anlamam ama iyi izleyiciyim. Sponsor bulursa çok daha iyi olacağına inanıyorum. Selamlar…

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gizlilik Politikası'nı kabul ediyorum.

Önerilen

Dumbledoge, Zeitnot Hakkında Açıklama Yaptı!

11 ay önce
Palto, Palto İçindir

Palto, Palto İçindir

6 ay önce
Facebook Twitter Instagram RSS

Kategoriler

  • Astroloji
  • Bi Konuşalım Mı
  • Biyografi
  • Deneme
  • Dijital
  • Dizi
  • E-Spor
  • Edebiyat
  • Editörün Seçtikleri
  • Eğlence
  • Ekonomi
  • Eleştirel
  • Felsefe
  • Film
  • Görsel Sanatlar
  • Gündem
  • Haberler
  • Karma Sanatlar
  • Kişisel
  • Makale
  • Medya
  • Mizah
  • Moda
  • Modern Sanat
  • Müzik
  • Müzik
  • Öykü
  • Oyun
  • Psikoloji
  • Roman
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Sanat
  • Sanat Akımları
  • Sanatçılar
  • Şiir
  • Siyaset
  • Spor
  • Takım Sporları
  • Teknoloji
  • Twitch
  • Yaşam
  • Yemek

Hakkımızda

Öyle kafamıza estikçe her konudan yazıyoruz. Fikirlerinize önem vermiyor ve ölü taklidi yapmaya bayılıyoruz. Ayrıca ayrı yazmadığımız her de, da için de bir fidan dikiyoruz. Daha napalım ?

Bi Konuşalım Mı Ekibi

Copyright © 2019 Bi Konuşalım Mı?, All Rights Reserved.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Sanat
  • Medya
  • Dijital
  • Eğlence
  • Spor
  • Yaşam
  • Sepet

Copyright © 2019 Bi Konuşalım Mı?, All Rights Reserved.

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifreni Mi Unuttun? Kaydol

Kaydolmak için aşağıdaki formları doldurun

*Websitemize kayıt olarak Şartlar & Koşullar ve Gizlilik Politikası'nı kabul etmiş olursunuz.
Tüm alanlar zorunludur. Giriş

Şifrenizi alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş
Size daha iyi, hızlı ve güvenli bir kullanım sağlamak amacıyla web sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Çerez ayarlarıKABUL ET
Gizlilik & Çerez Politikası

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these cookies, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may have an effect on your browsing experience.
Necessary
Always Enabled

Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.

Non-necessary

Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.

Bu web sitesi çerezleri kullanmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek, kullanılan çerezleri kabul etmiş olursunuz. Çerez Politikalarımızı ziyaret edin.