Aynı havayı soluduğum birçok insanın gereksiz olduğunu düşündüğüm bir gece. Evimin arka odasında parke zeminin üstüne serdiğim elyaf yorganın üstünde uzanıp evrenin sonsuzluğuna ulaştığım saatlerde, Ahmet Büke okuyorum. “Kumrunun Gördüğü” kitabı var elimde. Yabancı olduğum yerlerde kitap okurum. Okurum çünkü yabancı olduğumu unutayım diye. Ahmet Büke, ne güzel işliyor mahalle aralarını, küçük insanların hayatını öykülerine. Yabancı olduğum bu yerde, sadece sevgilim var. Her gün gelir bana dağınık halimi toplar, olumsuz düşüncelerimi halının altına süpürür. Arada sevişiriz sevgilim yorulunca. Aslında hep sevişiriz. Arka odamda huzurun peşine katılıp gittiğim dakikalarda. Huzuru ensesinden yakalayıp kalbime kitleyecekken, sokakta bisiklet süren çocukların gürültüsüne takılıyor kulaklarım. Kulaklarım bir sevgilimin sesine, bir de gürültüye takılır. Çin kadar kalabalık bir ülkenin gürültüsünde bile sevgilimin sesine takılır kulaklarım. Bulutların gözyaşlarına takılan bir balığın kalbi gibi takılır hem. Bu devirde dışarıda saat 23:00′ da çocuk sesi duymak, mutlu ediyor beni. Benim çocukluğumda gece yarısına kadar dışarıda saklambaç oynanırdı. Şimdi öyle değil. Teknoloji var, gelişti, gelişsin ama insanlar insan olduğunu unuttu. Geçen bayram, kapımı sadece iki çocuk çaldı. Çalıştığım fabrikada verdikleri çikolatadan ikram ettim. Biri tam “Abi para verecek misin?” diyecekti. Kapıyı kapattım çünkü param yoktu. Akşama sevgilim geldi, bira almış. Terasta içtik yıldızlara bakarak, gezegenler arası yolculuk yaptığımız dakikalarda. Ahmet Büke, neden öykü yazıyor? Sevgilim yazımın çirkin olduğunu söylüyor. Allah’tan Word var da kimse çirkin yazımı görmüyor. Ahmet Büke, neden öykü yazıyor? Bir bardak kolam var. Bardakta baloncukların dansı var. Ahmet Büke, neden öykü yazıyor? Bir yerde okumuştum. “Derdi olanlar yazar.” diyordu. Ahmet Büke, cevap vermiyor. Kötü edebiyattan Ahmet Büke’nin öykülerine sığınırım. Ben öykülere sığınıyorum. Ahmet Büke’yi gören var mı? “Ü” harfinin üstünde neden iki çizgi var? Babam helal para kazanan bir kahraman mı? Annem bu kadar güzel dua etmeyi nereden öğrendi? Çaresiz kalmak mı, iki şeyin arasında kalmak mı daha zor? Ahmet Büke cevap vermiyor. Kalbimde ölenlerin hasat zamanı gelirsen, sana bizim köyü anlatırım. Öğrenciyken yalan söylediğim kırmızı Toros yalanı da var. Babamın hiç arabası olmadı. Ama benim düşlerimde mi, söylediğim yalanda mı? Orasına siz karar verin. Babamın kırmızı Toros’u vardı. Hatta annem beni kırmızı Toros’un arka koltuğunda doğurmuş. O da yetmezmiş gibi köyün bütün çocukları, babamın kırmızı Toros’unda doğmuş. Bu yalanı söylediğim için Allah beni cehennem de yakar mı? İnsan neden hep yüreğinden vurulur? Ahmet Büke, cevap vermiyor. Bizim köyde “Yüreğinden vurulan tez soğurmuş.” derler. Ama ‘’Ahmet Büke, neden öykü yazıyor?’’ demezler.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!