beni bir gece düşümde paket ettiler. üzerinde kalem çürüttüğüm dirsek artık kendini doğrultamıyor. mayınlı bir anı, tehlikeli akışını kanıma karıştırıyor. hırçın mıyım, mülayim mi? varlığım, tanrının bilmem kaçıncı günahı? şöyle bir posta ateşe uzanıp yansam ya, zehrim ısınıp genleşse, kibrim alaşağı serilse közlerin üstüne. ya da boğsam dalgaları bana mısın demeden üç buçuk attığım fırtınalara. sonra tekrar keşfetsem yazıyı, bir dil geliştirsem vücuduma müsait. tüm meşguliyet alabora olsa birden. sonra zemin yarılsa ve yeraltı sakinlerinin harcı karılsa yeryüzüne yeniden. tekrar yazılsa sistemin kodları, devlet önceliğinde olmasa bu sefer beka. ticaret de neymiş, gömün onu kuyuya. bu kadar serbestken, hepimizin hayallerini düzmedi mi bu piyasa!
beni her sınavdan önce yargıladılar. ne bu sürüklenme? nereye kadar bitmeyen zorunluluklar, can yakan kararlar, o kararı almaya koşullu ekonomik faydalar. dur durak bilmez mi zamana bulaşan kariyerist kaygılar? ve o faydaların hizmet ettiği kanlı çark, böyle mi yuvarlanır hep? nereye kadar? hayır, tarımı ben başlatmadım. ilk sanayi hamleleri de tarafımdan değil. savaş suçlusu olamayacak kadar acemi kalbim. savaş unsuru sayılamaz gözlerim. ama gönüllü mağduru ve gururlu mağruru oldum bu sümüklü medeniyetin.
beni bir ömür inlemeye mahkum ettiler. içimdeki şeytan artık çıksa avluya. unutsam yediğim golleri, boşversem atacağım taklalara. avlu aydınlansa kırmızı-mor. çıkardığım kıvrak sarmaşıkları bir sen gör. gök en şatafatlı yıldızlarını koysa manzaraya. ay, ışıdığı her yeri çıplaklaştırsa. dekoru avluya bırakıp apar topar sevişmeye başlasak biz. taşlara karışsa küfürlerimiz ve bastığın her parkeden bal çağsam ağzıma.
beni her hamlede kendime küstürdüler. zorunda olmak ne menem felsefe. varlığın kabuğunu kanatan en iltihaplı mesele. zorluklara geviş getiren ruh, ne kadar dirense de boyun eğiyor sürpriz bir dönemeçte idam mangalarına düzülmeye. boşlukları düşünmeden ve acıları birbirine kararak soğuyor beden denen levha. vicdan iki parmak ağıt çalmaktan öteye gidemiyor bu çağda. sonunda alışmış, direnmişi dövüyor. yoluna türlü haşerat çıkıyor ve sana, kurutma o bataklığı alış böceklerin inayetine deniyor. karavana! eğilen baş yalama, değinen düş düzenbaz oluyor. her sokağa baykuş gibi tünemiş mobeseler, canımı çok sıkıyor. takip edildiğimi bilmek hoş değil, telefonumu dinleyenlere ettiğim küfürler anayasadan kalın. diyorum rüyamın katlarına tırmanınca, diyorum beni bir salın.
beni bir dumanda nakavt etti bu gezegen. daha gardımı almadan iki büklüm çıktım müsabakaya. zaman: kahpe topaç. ritmini aksağa uğratacak ya da kayıplarımızı yakasından kurtaracak derviş yok, yok öyle bir dönemeç. şairlikse şiir falan değil, müptezel büyücülükleri hiç. bugün şiir, kendine en sahici işkence, ortalığa en kaliteli kusma hali. sözcükleri red kit’ten hızlı namluya süren, dizelerin sevişmesinde kendini tutabilen ve her boşalttığı şiirde bir daha bir daha dedirten imge kazanovası şair dediğin. epeydir askıntıda duruyor benliğim. son ayakta afallamak geliyor hep ve cebim olmadığından delik. iradem yorgun adım sarhoş. şimdilik düşmeye devam…
beni öldükçe öldürmekten vazgeçmediler. tekrarını kazdığım mezardayım. ölüler ölüme aşina. toprak her çürümede daha hevesli. döngü düşüncemi yemeye dünden razı. harici insanların burada yeri yok. burası düşlerimin cadı kazanı. hırslı olanlar giremez, hakim olanlar uzak dursun. harbi bir barikata muhbir yaklaşanlar çabucak kendini becersin. etikte hacmi olmayan hadiseler, pancarını boşuna çalıştırmasın. yaşamak günden güne çekilmez bir kardiyo hali. adımlarını hissetmeyen lütfen buraya koşmasın.
beni sınıfın en yaramazı ilan ettiler. fakir yaşıyorum baya ama hayallerim küçük burjuva. paçamı hedeflemiş lüzumsuz bulutlar donumdan fışkırıyor. içimde bir yerde ağrısı durulmayan bir yara durmadan sırıtıyor. ama bağrışlar nafile, bu aşk yetmez yâre varmaya. borular istiyorum. yakalanmadığımda doğaçlama takılacağım borazanlar. betim benzimin umrunda değil. kalmadı benzinin yakacak dermanı da. kaldır üstümüzden ağlak bulutları öyleyse. kaldır heybetini götüm, kır mobeseyi, kes kabloyu. yardır düşlerini bunca kuşatan çitlerden öteye. yolu kuşan. artı değeri olmayan kendinden menkul doğayı üstlen . sırtla heybene şarabı ve manitaları. çık sikindirik varlığım bu bulmacadan çıkabilirsen.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!
Dehşet ve isyanın mağması önünde durabilene aşk olsun. Kızıl kıyamet acıya boyanmış gelmiş şiir. Ne çok dolu bir şiirdi. Yüreğine sağlıklar dilerim.🌺 sevgili şairim. Sevgim ve saygımla.
teşekkür ederim, sevgi ve selamlar…