Bir ölüyüm ben. Ve yaşadığım mezarlıktan çıkıp beni öldürenlerden intikam almak için güçlü bir istek duyuyorum. Kaybedecek bir şeyim yok nasıl olsa. Bu istek, burada kabrinde boylu boyunca uzanıp rahat bir ölüm içinde yüzen kara lekelilerin henüz cehennem gibi bir ateş hapsine alınmadıklarını görünce daha da büyük bir arzuya dönüştü bende. Ondandır ki henüz yaşarken yansın istiyorum dünyayı kirletenler.
Beni öldürenlerin kim olduğunu sorarsanız, aslında ben öldürdüm kendimi siyah bir gecede. Artık yaşanamayacak kadar karardığında dünya, karartıverdim ben de kendi dünyamı. Ve gelip bu mezarlığa diri diri gömdüm kendimi. Sizinle konuştuğuma bakmayın, öldüm çoktan. Öldüm dediğime de aldanmayın, burada herkes yaşıyor. Mezarlıkta hayat var, sizin bilmediğiniz biçimde. Aklınızı zorlamayın yine de. Sorgulamayın. Yaşayanların aklı yetmez, öldükten sonraki yaşamı anlamaya. O yüzden ne kadar anlatsam da size ölülerin dünyasını, ölmeden anlayamayacaksınız. Fakat şunu bilin ki yanına kâr kalıyor ölenlerin kirli işleri. Onları henüz nefes alıp verirken yakmalı.
Şu an güçlü bir istek tırmanıyor, ölü beynimden cansız bedenime doğru. Âdeta kalkıp gitmek istiyorum, toprağı aralayıp. Ne bileyim şöyle filmlerdeki gibi belki bir zombiye dönüşerek. Önce şu morarmış kolumu çıkararak toprağın içinden. Daha çürümedim. Kafatasıma yapışan ezik büzük başımı ve kurtlanmış suratımı yerden kaldırarak. Sonra da tamamen doğrulup beni öldürenleri yakmak istiyorum, dünyada yapay cehennemler inşa edip. Beni öldürenlerin hepsinden intikam almam mümkün değil, biliyorum. En azından her çirkinliği temsilen bir yaşayan bulup içimdeki yangını söndürmeliyim. Mesela kendine paradan duvarlar örüp, kadın etlerini ısıra ısıra emir verenlerden birini bulup yakmak istiyorum o duvarların arasında.
Yaşarken birçok hayalim olmuştu her insan gibi. Hayallerimi yakasından tutup kendi çıkarlarının ağına hapsedenler oldu, beni nice torpilin arasında yapayalnız ve işsiz güçsüz bırakanlar. Onlardan birini de bulup yakmak istiyorum. Çocukluğumda arkadaşlarımla patlattığım tor-pil-lerin binlercesi arasında göğe uçurmak istiyorum. Hayallerimin (-nizin) hakkı için.
Dediğim gibi bir ölüyüm ben, bu mezarlıkta yaşayan. Kimseyi öldürmedim kendimden başka. Ama beni öldürenler yaşıyor hâlâ. İntikam hırsıyla yanıp tutuşuyorum bu yüzden. Kalkıp gitmek istiyorum kabrimden. Belki acele ettim kendimi öldürürken. Belki beni öldürenlerin, bir gün toprağın altında yanacağını düşündüğümden. Beni öldürenlerin içinde düşüncemi öldürenler de var, kalemimi ikiye bölenler… Bunlar, kendi kokuşmuş fikirlerini doğrulttular üzerime yıllarca. Ağzımı çürümüş devirlerin mitleriyle dikişleyip istedikleri gibi biri olmam için dua ettiler. Dua etmekle de kalmayıp üzerime geldiler ve kendi renkleriyle boyadılar beni rengârenk yurdumda. Siyaha boyandım. İşte, onlardan biri de yansın istiyorum cehennemimde. Balta girmemiş coğrafyalarda kardeşlik ve barış türküleriyle el ele yaşayan insanları, zaaflarından çekerek birbirine kırdıranlardan birini de bulup yakmak istiyorum. Başlattığı top – tüfek – silah seslerinin arasında kendi kendine inlesin istiyorum. Evlatlarının cinsel yönelimi ile oynamak istediğim kişiler var. Onları yakmayacağım. Anlasınlar istiyorum helak edilesi, sapkın çocuklara sahip olmadıklarını. Yakmak istediğim nice yaşayan var daha. Söylediğim gibi, hepsi benim kâtilim.
Şu an öyle yansın istiyorum ki mesela ölmeden önce gazetede okuduğum en son haberin failleri, ormanda küçücük bir kız çocuğunun üzerine çullanan o iki yamyam… Şerefsizlik organını kesip midesine tıkmak, sonra da fedakâr bir ağacın dallarında baş aşağı sallandırıp ağaçla birlikte yakmak istiyorum onları. Ölmemde onların da payı büyük. Mesela gezegenimin ciğerlerini art niyeti ve cehaletiyle kül edenler oldu yahut tertemiz havayı soluyan vicdanlı hayvanları yakan vicdansızlar. İşte, o otçullardan ve etçillerden birisini de bulup atmak istiyorum içimde yanan ormana.
İntihar ettiğim akşam, çok düşündüm yaşamak için. Aslında tam yaşamaya karar vermişken, birden o tiz ve rahatsız edici düşünceler geçti yine gözlerimin önünden bir silsile hâlinde. Hepsi iç içe geçip elime ayağıma dolandı. Üreyen ama üretmeyen çok çocuklu ailemin cehaleti dolandı ayağıma ilkin. Onca fakir fikir, dedikodu cümlesi, mahalle baskısının altında inleyen ve bilinçaltıma ittiğim nice arzu, kafamda kırılan yüzlerce kültür kiremidinin düşüncelerimde açtığı yaralar, onca imkânsızlığın arasında büyütmeye çalıştığım öksüz tespitlerim, yalnız ve yabancı kalmışlığım…
Tam karar vermişken yeniden yaşamaya, kanatlarımı koparıp sokak köpeklerinin önüne fırlatacak saldırganlar geldi aklıma. Nasıl olsa tahammülsüz karakterlerin kurbanı olacağımı hatırladım yeniden. İnancımla, bakışımla, eylemlerimle yahut evrensel duygularımla. Bu yüzden ölmeyi daha insanca buldum, onların kıllı ellerinin arasında can vermekten.
Yumak yumak büyüyen tiz ve rahatsız edici düşüncelerime eklendikçe eklendi yenileri, o intihar akşamında. Mesela yıllarca zihnime bindirilen kuru bilgi yüküne takıldı kafam, sonra sorgulama yetimi tahrik eden ve beynime batıp duran kızgın uçlu dogmatik iğnelere. O an tekrar duydum acısını o iğnelerin. Ve yine bir başıma kalmışlığımla hukuku değil linci yüceltenleri hatırladım. Linç edilen aydınların isimleri dolandı dilime. Tükürüğümde boğdum onları boğanları. Kitapların aydınlığına havale ettim sonra.
İşte, böyle sancılarla cebelleşirken öldürmek istedim kendimi siyah bir gecede. Ve gelip bu mezarlığa diri diri gömdüm kendimi. O gün bugündür burada yaşıyorum. Şimdi kabrimden çıkıp intikam almak istiyorum beni öldürenlerden. Fakat bir türlü kurtulamıyorum demirlerimden.
Baki Mesut Köprücü
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!