Annemin hayaline inşa ettiği eve tuğla öreceğim o bunu görecek
ve havuzunda boğacağım kendimi.
ekskavatörün ağzı kazıda, operatör eli gazda az bina yıkımına şahit olmadı birinci ağızdan
daha refah bir gelecek vaad edilemedi çünkü gerçek gerekçelendirilmeyen düşülkü
orta doğu’da daha batıl, batı’da daha doğru inanç çelişkisinin en somut ürünü
düzgün kravat, düzgün kalem tutmak veya engereklerin kol gezdiği alemlerin keşfi uğruna
annemin hayaline bırakamadığım her bir tuğla için, üzgünüm.
sobada kaç saç teli ayıklanabilir
saç kaç kez çıra olur da tutuşur
kazara kaç pabuç düşer sobaya ya da payıma
diliyordum
şimdi dileyorum.
esnesem, benim için uyuyacak biri ararım kabuslarıma önlem alan yemeği ağzıyla soğutan
gogol’un paltosunu lüks bulacak kadar lüksü olanlar kışı alkışlarla karşılayamazlar
bazı soğukların geçmeyi sevdiği vücutlar vardır, soğukta daha hızlı büyüyen bazı vücutlar da
üflesem, utancından kabuk bağlar bazı yaralar
kanın pıhtılaşmamasını hakaret saymak gibi asıl, asıl
acının gıcırdattığı dişe beyaz bir bez bağlamak ağlatır kimilerini
cüzdanın önemi cüzzamın önüne geçtiğinde
ameliyat bizatihi hasta tarafından gerçekleştirilir
açık kalp kapakçıkları sonuna kadar, kapalı çentik ve yok morfin.
annemin hayaline bırakamadığım her bir tuğla için üzgünüm.
dünyanın bütün kızıl taşlarıyla ceplerimi dolduruyorum, yunuslar ve okyanusyalılar mercanlarla
99 depremi gelir hatırıma, tuz buz olan kızıl tuğlaların içindekilerle sus pus halde göğe geçtiği hani
bu da yıkım ve bu ekskavatörün ağzını toplamaya kimin gücü yetecek
kıyametin tatbikat sirenleri derler aldırış edilmeyen, en çok da orta doğu’da
can yeleğini canandan bilmek kısaca kaybedecek neymiz kaldılar
tasalar, tasları dolduramamak en çok
tasarımdan ziyade kişiye özel ızdırap tasarıları
değeri gerektiği gibi biçilmeyen ebedi mücevherat, ederi nedir?
iyi gelecek, serumların içinde göz damlaları
ağladıklarım beni diriltecek
annemin hayaline gökten bir hatim indireceğim ve annem de dirilecek!
bidar, rüyalar senaryolamaktan bitap ve fazla uykusundan
akorları ruhları reçeller o sabah rüyalarının
parmakların istidadı dendiğinde ise sabıkaları gelir aklıma, ancak cinayet şarkıları çalan
gelir, meyvelerin epridiği ağacın aşinalık gereği kendini kireçlemesi
sokak lambaların cızırdaması gibi nabzın teklemesi ya da toplu kılınan cin namazları,
toplu ayin duaları topluca aminlenmediğinde kabul gecikecekti
bunu en iyi ben bilirdim. fırlattığım nişanı şaşan parça tesirli taşları
en büyüklerini en kızıllarını anneme atıp, kapatacağım yüzüme annemin elini hayali evine
ve havuzunda boğacağım kendimi.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!