evimin tüm eşyaları yıllardır oldukları yerde hareket etmeden, kıpırtısız yatıyor. ben gitmeden hiçbiri bir nokta boyu kadar dahi bana gelmiyor. bir sensin sürekli yer değiştiren, bir de cam açıldığında rüzgarı arkasına alan perdem. kaç şarkı çaldı radyom elim değmeden, kaç kez yüzümü gösterdi aynam önünde dikilmeden. kaç kez kaydı gitti ayaklarımın altından el işlemesi yün halım üstünde yürümeden, kaç kez gölge oyunu oynadı duvarlarım ışıkla arasına girmeden. kaç kez ağırladı masan dirseklerimi üstüne dikmeden, kaç kez dinlenceye davet etti sandalyem beni yorulup üstüne yüklenmeden.
sayıyorum, hiç.
şimdi sen, aydınlık dilemediğin sabahlarımla, saçlarını sermediğin yastığımla, bölüşmediğin ekmeğimle, işitmediğin sesimle, görmediğin gözlerimle sürdürdüğün şu şeye görmezden gelmek mi diyorsun.
buna balkondaki sırtı bana dönük saksım dahi gülüyor.
buna benden daha çok anahtarını tanıyan kapım dahi gülüyor.
buna adımı gelen faturalar hatırlatmadıkça unutan posta kutum dahi gülüyor.
buna benimle en uzun muhabbeti üç saniye süren akvaryumdaki balığım dahi gülüyor.
bunu görmezden görebiliyor musun.
sanmıyorum hiç.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!