Bir:
‘’ Gayrimeşru bir çocuğu ‘Tanrı’nın oğlu’ yaptın ve diğer evlilik dışı doğan çocukları kabul etmiyorsun. Sonra gerçek aşktan doğmuş çocuklara baskı yapıyor ve kendi dinsel yasalarınla istenmeyen evliliklerden doğmuş çocukları koruyorsun. Sen zavallı küçük bir adamsın! ‘’
Wilhelm Reich/Dinle Küçük Adam
İki:
‘’ Çatal yüreğimle türkülü yollara
Düştüm ki o kadar olur
Seke seke ben geldim
Sike sike gidiyorum… ‘’
Can Yücel/SEKE SEKE
Üç:
‘’ Hangi sorumsuzluk kardeşlerim, diye bağırdı. Yaşamın gerçek anlamını arayan, bulmaya çalışan bir martıdan daha sorumluluk sahibi biri olabilir mi? Bin yıldır yaptığımız tek şey, balık peşinde koşmak. Artık yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi. Bana bir şans verin, öğrendiklerimi size göstereyim. ‘’
Richard Bach/Martı Jonathan Livingston
Dört:
‘’ İnsanı içine çeken bu heyecanlı, çalkantılı hayat karşısında sarhoş olduğumu hissediyorum. Gözlerimin önünden geçip duran böylesine çok sayıda nesne, başımı döndürüyor. Beni etkileyen tüm bu şeyler arasında yüreğimi saran bir tek şey bile yok. Yine de hepsi birden hislerimi sarsıyor, öyle ki ne olduğumu, neye ait olduğumu unutuyorum. ‘’
Marshall Berman/Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor
Beş:
‘’ Beni doğuran peygambere yaslanmış
Geçmiş canları sergilemiş göğsüne
Hepsine hatimden bir mucize ayırmış
Armağan salmış iç süslerine
Babam canımı çökertiyor
Hep aynı tarlanın önünde ‘’
Cahit Zarifoğlu/Toprak
Altı:
‘’ Bütün kuşların gittiğini fark ettiğiniz tek bir sabah vardır. ‘’
Alice Munro
Yedi:
‘’ İyilikseverlik, gerçek bir ruh erdemi olmaktan çok, kibrin bir kusurudur. Çalım satarak hemcinslerini teselli etmektir, asla iyi davranışta bulunmak gibi bir bakış açısı yoktur. Verilen bahşişin iyice reklamı yapılmazsa çok öfkelenilir. ‘’
Marquis de Sade, Yatak Odasında Felsefe
Sekiz:
‘’ Dünya biz için dönüyorsa dursun
Kalsın yaşamak
Biri şu gazete kağıtlarından bize sofralar kursun
Ölüme ramak… ‘’
Alper Gencer/Büyüteçle Kağıt Yakan Çocuklar
Dokuz:
‘’ Büyükbabam hep derdi ki, diye yazmıştı yazar Kafka bir yerde: Hayat, şaşırtıcı derecede kısa. Şimdi bu söz, hafızamda öylesine belirgin ki; mesela genç bir insanın atla en yakın köye gitmeye karar vermesine ve bunu yaparken –mutsuz tesadüfler bir yana- mutlu geçen, sıradan bir hayatın böyle bir geziye yetmemesi ihtimalinden korkmamasına akıl sır erdiremiyorum. ‘’
Milena Jesenska/Yağmurda Melankoli
On:
‘’ Bir acı, sonuna kadar yaşanmadıkça geçmez. ‘’
Marcel Proust/Albertine Kayıp
On Bir:
‘’ Benim için hiçbir şeyin öneminin olması çok acayip, korkuyorum bundan. ‘’
Jean Paul Sartre/Bulantı
On İki:
‘’ Kuşçu amca!
Bizim kuşumuz da var,
Ağacımız da.
Sen bize bulut ver sade
Yüz paralık. ‘’
Orhan Veli Kanık/Kuş ve Bulut
On Üç:
‘’ … Oysa karşısındakine tam olarak güvenmeden, onu yarım yamalak bir sevgi ve yapay tatlı sözler ve davranışlarla seven kişiler, ancak belirlenmiş nesneler olabilirler. Yani onlar, bir parantezin içindedir. Ve tek olamamak, kendini parantezin içine koymak demek. Ben de bazen parantezlerin arasına giriyorum. Ve işte o zaman ben de tuzağa düşmüş oluyorum. Hayatınızda bir ‘şey’ oluyorum. Şüphesiz her zaman beni gerçekten sevdiğinizi düşündüm. Oysa şimdi biz tek kişiyiz diyorum ki, bu da az önce söylediğimin tam zıddıydı. ‘’
Simone de Beauvoir/Sartre’a Mektuplar
On Dört:
‘’ Yel esiyor ama
Değirmen dönmüyor.
Kuraklık bu,
Adın ekmeğe dönüşmüyor. ‘’
Turgut Uyar/Benim Pencerelerde Bekleyen
On Beş:
‘’… Ve akılda kalan bir yokuştan
Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz
Sinema koltuklarından
Ve çocukluktan
Dönelim
Dönelim mi biz? ‘’
Edip Cansever/Acaba
On Altı:
‘’ Bu yaşıma geldim dediysem, öyle çok yaşlı olduğumu sanmayın. Eskiye göre biraz yaşlandım, o kadar. Herkese oluyor aynısı. Ama yaşlandım demeyi de seviyorum. Mesela hayatta ‘’yaş aldım’’ demem. Bir de böyle konuşanlar var. Kavramsal sanatı sevenlerin içinden çıkıyor bu kitle; yeni kavramlar uyduruyorlar.
Yaş nereden alınır ya? Niye adam gibi itiraf etmiyorsun yaşlandığını? Bir kere ‘yaş almak’ lafı, dilbilgisine de mantığa da aykırı. Yaşlanmanın bir numarası yok aslında. Hayat tecrübesi falan, hepsi hikaye. Sanki seksenine gelenler, fizyolojik olarak filozofa dönüşüyor. Mesela, gençliğinde adam angutun teki diyelim. Yaşlı angut oluyor sadece. ‘’
Altay Öktem
On Yedi:
‘’ Tanrım, senin hakkında yaptığım küçük şakaları affet ki ben de bana yaptığın büyük şakayı affedeyim. ‘’
Robert Frost
On Sekiz:
‘’ Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ve mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşman için yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik, savaşım. ‘’
Joanne Greenberg/Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
On Dokuz:
‘’Hiç olmazsa tek bir insanla sanki kendi kendimleymişim gibi her şeyi konuşmak istiyorum.‘’
Dostoyevski/Budala
Yirmi:
‘’ Niçin ben iyilik, güzellik, yücelik gibi şeyler konusundaki anlama gücüm arttıkça, bataklığa daha çok gömülüyor ve boğulacak duruma geliyordum? ‘’
Dostoyevski/Yeraltından Notlar, Syf:11
Yirmi Bir:
‘’ Acaba bazı ruhlar için hüzün, bir zevk bir gıda değil midir?’’
Montaigne/Denemeler
Yirmi İki:
‘’ Tütünü bilir misin?
‘Kız saçı’ demiş zeybekler
Su içmez her damardan
Yerini kolay beğenmez
Üşür
Naz eder
Darılır
İki parmak arasında kıyılmış
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır
Dar vakit yanar da verir kendini
Dostun susan dudağına ‘’
Ahmed Arif/Yalnız Değiliz
Yirmi Üç:
‘’ Her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm. ‘’
E.M. Cioran/Çürümenin Kitabı
Yirmi Dört:
‘’ Bilinçleri tarih tarafından biçimlenmiş olan halk insanları, zaman zaman başkaldırmamış değillerdir. Ama bunu ne kadar yaparlarsa yapsınlar, ayaklanmaları her zaman bastırıldığı için artık boyun eğmekten ve katlandıkları zorunluluğu ‘felsefe’ ile kabul etmekten başka seçenekleri yoktu.
Din de tam burada ortaya çıkacaktır. ‘’
Louis Althusser/Filozof Olmayanlar İçin Felsefeye Giriş
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!