4 Nisan 1998 – Beyoğlu Sineması’nda ölü olarak bulundu bir kadın. Halka açık yerlerde tuvalete girerken hala tedirgin olmayanlarınız ve dilenmesi gereken özürlerin farkında olmayanlarınız için yazıldı bunlar. Kulak verin:
Sesimiz çıkmadı. Çünkü siz bizden ne kadar vazgeçtiyseniz, biz seneler önce sizden o kadar vazgeçtik. Sizden ümidi keseli, çok oldu. Biz de kendi yaşam şeklimizi oluşturduk ve hiçbir zaman sizden kabul görmeyi beklemedik. Çünkü biz:
-Otoriteden, faşistlerden, polisten, zabıtadan korkmayız.
-Sadece ve sadece, kendi beyin hücrelerimizden korkarız.
-Gri hücrelerimizi zapt etmek, sakinleştirmek için uğraşırız.
-Havalandırmalı yerleri sevmeyiz.
-Üç öğün yemek yemeyiz.
-Çok sık yıkanmayız, ama kokmayız da.
-Kedi ve köpek besler, onlara da kafa yaptırırız.
-Dans ederken birbirimizi ezeriz.
-Güzel söveriz, terminolojimiz geniştir.
-Sigara dumanını içimize kadar çekeriz.
-Aklımız, bel altına kaymayacak kadar yukarıda takılır.
-Acı eşiğimiz yüksektir.
-Şişe bira içer, etiketini yırtarız.
-Meslek odamız, sendikamız, grev hakkımız yoktur.
-Tırnaklarımız ve saçlarımız uzun ve kirlidir.
-Yazın bile uzun kollu giyeriz.
-Nöbetçi eczaneleri, muhakkak biliriz.
-Çocukları, delileri, tinercileri, dilencileri, çingeneleri severiz.
-Tekel’e çok şey borçluyuz ama Tekel, bize daha çok şey borçlu.
-WC’ye giren arkadaşımızı bir daha göremeyebiliriz.
-Sevgi denildiğinde kitleniriz.
– ”Size söylüyorum, biz ölmeliyiz.” diye şarkılar söyleriz.
-İnsana ait olan hiçbir şey, bize yabancı değil. Hele ölüm, hiç değil.
-Günaydın, tünaydın, hanfendi, beyfendi, rica etsem gibi kelimeleri yaşamayız.
-Öbür taraf varsa, orada muhteşem konserler olmalı. Morrison, Hendrix, Cobain bizi bekliyor. ”
*Kanat Güner/ Ada 4-4910
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!