Başkomiser Kenan
Ben, Başkomiser Kenan. Feleğin çemberinden geçerken ayağım takıldı ve düştüm.
Cinayet büroda oturmuş, yardımcım Komiser Recep’in getirdiği poğaçaları yerken, bir yandan da cinayet olsa da çözsek diye bekliyoruz. Poğaçaların son parçasını yutup çayı fondiplerken telsiz cızırtıları tırmaladı kulağımı:
‘ Cinayet var! ‘
Maktul 42 yaşında, adı Ersin Güneş. Kel,kısa boylu, hafif şişman, esmer bir tip. Evinde boğazı kesilerek öldürülmüş. Kapıda herhangi bir zorlama izi yok. Katil büyük ihtimal, maktulün tanıdığı biri ve katilini eve kendisi aldı. Olay yeri inceleme işlemi sürerken ben ve Komiser Recep, maktülün komşularıyla konuşmaya başladık. Apartman beş katlı. Maktul, üçüncü katta oturuyor. Ben üstteki iki daireye bakarken, yardımcım Komser Recep de alttaki iki daireye bakmaya gitti. Dördüncü katta üç öğrenci çocuk oturuyor, olay saatinde evde olmadıklarını, üçünün de ayrı ayrı yerde çalışıp okul harçlıklarını kazandıklarını ve komşularını tanımadıklarını söylediler. Oradan ayrılıp, üst katta oturan aile ile konuşmaya gittik. Maktul ile aynı köyden olduklarını öğrendik. Evin erkeği olan Rıfat ile konuşmaya başlarken kadın, yeni demlediği çaydan ikram etti:
“ Selamun aleyküm. Bu Ersin, nasıl bir adamdır? Düşmanı falan var mıydı? ”
“ Aleyküm selam, komiserim. Yok valla, düşmanı falan yoktu. ”
“ Evli miydi? ”
” Yok komiserim o kadar dedik, evlen, yuvanı bil , yengen sana helal süt emmiş bir kız bulur diye. Dinlemedi. Bunca zaman bekar yaşadı garibim. Allah rahmet eylesin. ”
“ Amin. Şüphelendiğiniz birileri var mı? ”
“ Yok komiserim.” dedi. O sırada karısı Emine:
“ Valla komiser abi, kimsenin günahını almak istemem ama bunların bir kan davası vardı köydeyken. Zaten Ersin de o yüzden kaçtı geldi garibim, ölümden kaçış yok işte. ” Kocası girdi lafa:
“ Yaa hanım. Karıştırma onu, o konu kapandı gitti. ”
“ Hayırdır Emine kardeş? Ne kan davası? ”
“ Ya komiserim, yıllar yıllar evveldi. Zaten barıştı onlar, onlar yapmaz! ”
“ Rıfat! Karışma sen. Anlat bacım, nedir bu kan davası? ”
“ Komiserim bunların babaları, amcaları o zamanlar çocuklar tabi. Mahalle arasında top oynuyorlar. Bunun amcası, arkadaşına pas atmadı diye, arkadaşı tarafından öldürülüyor. Çocuk hapse giriyor. 30 yıl yatıyor. Çıktığı zaman Ersin, adam daha mapus kapısından çıkar çıkmaz adamı öldürüp, teslim oluyor. Ersin de o zamanlar ufak. Bir 25 sene de Ersin yattı mapusta. Çıkalı birkaç sene oldu, barıştılar falan ama sonra ne oldu bilmiyorum. ”
Kanlı oldukları ailenin soyadını öğrendikten sonra, tekrar baş sağlığı dileyip oradan ayrıldım. Aşağı indiğimde yardımcım Komiser Recep’in bir hayli heyecanlı olduğunu gördüm. “ Ne oldu? ” anlamına gelen ufak bir göz kırpması yapar yapmaz:
“ Amirim, adamın bir tanesi olaydan sonra apartmandan çıkıp, arabasının plakasına kan sürmüş. ”
“ Adam kim, tanıyan var mı? ”
“ Yok amirim, ama arabanın plakasını ve plaka sahibinin adını öğrendim. Plaka 34 AFB 64. Plaka sahibi de Ali Fırat Bibercik. ”
‘ Bibercik! ‘ Kan davası olan ailenin soyadı. Hemen üst kata çıkıp Rıfat’a adamı tanıyıp tanımadığını sordum:
“ Ersin’in öldürdüğü adamın yeğenidir. ” dedi.
Plaka, bütün birimlere iletildi. İstanbul ‘daki polisler, bu plakayı ararken daha fazla kaçamazdı. Ve bir trafik kontrolünde yakalandı. Plakada kan izi duruyor. Hemen araştırılmak üzere bir parça kan örneği, adli tıbba gönderildi:
“ Plakadaki kan kime ait? ”
“ Kanlım Ersin Güneş’e. ”
“ Sen mi öldürdün? ”
“ Evet. ”
“ Sebep? ”
“ Yeni bir araba aldım. Bütün paramı verdim bu arabaya ama maşallah çok şahane bir araba. Verdiğim paraya değdi. Bizim arkadaşlar ‘olum bi araba aldın, kan akıtman şart.’ dediler. Bütün parayı vermişim arabaya. Arabama nazar değmesini de istemiyorum. Aklıma kanlım geldi. Amcamı öldürmüştü o. Gerçi sonra barışıldı falan ama amcamı öldüren oydu. Gittim evine, kapıyı çaldım. Tanıdı beni, içeri davet etti:
” Barış olmadı mı Ali? ” dedi.
” Olsa ne yazar! Sen, amcamı öldürdün. ” dedikten sonra çevik bir hareketle, yanımda getirdiğim bıçakla kestim boynunu. O kandan bir parçayı kapının önündeki arabamın plakasına sürdüm. Hem kanlımı ortadan kaldırdım, hem de arabam için kan akıttım. Siz yakalamasaydınız ben teslim olmaya gidiyordum zaten. ”
“ Ulan senin de, amcanın da, kan davanızın da! Ulan ben size ne diyeyim be! ”
Sinirlenen Komser Recep önde, ben arkada; çıktık sorgu odasından. Daha kim bilir neler görecekti gözlerimiz…
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!