EMANET– 2.BÖLÜM
O kadar çok ışık vardı ki, acıyan gözlerini açmakta zorlandı. Oturduğu sandalye sanki her yerine batıyor gibi hissediyor, ama kalkamıyordu. Biraz acıya dişini sıkıp,açabildi gözlerini. Her tarafı ağrıyor, tüm kemiklerini hissedebiliyordu. Gömleği üzerinde olmadığından, bıçak gibi bir soğuk geçiyordu sırtından. Ellerinin bağlı olduğunu anladığı anda kesik kesik hatıralar zihnine dolmaya başladı. Stoyan’ın ölümü, her ne kadar tüm Balat’ı neşeye boğsa da zabitler kendi işlerini başkasının yapmasından hoşlanmamışlardı. İşgal kuvvetleri komiseri, onları bu yüzden aşağılıyor ve beceriksizlikle suçluyor olduğundan hemen Bozoklu’nun peşine düşmüşlerdi. Zaten kaçmamıştı o da. Mahalleliden kimse, Yakup aleyhine şahitlik yapmamıştı. Hiç kimse, hırsız Stoyan’ı onun öldürdüğünü söylemiyordu. Hal böyle olunca, artık sayıları azalan şerefli bir iki paşanın talimatıyla, ancak itiraf ederse suçlanabilecekti. Üç gündür bu hücrede kapalı tutuluyor ve bu sandalye üzerinde dayak yiyordu Yakup. Elbette yalan söyleyecek değildi ama yapacakları henüz bitmemişti. Zira, eğer suçlamaları kabul ederse o da diğerleri gibi idam edilecekti. Ayak sesleri ve bağırıp çağıran insanların sesleri ile bulanıklaşan görüşünü açmaya çalıştı. Ama direnemedi Yakup. Kendini o tatlı uyuşukluğun içine bıraktı.
Yüzüne vuran buz gibi su ile yeniden kendine geldiğinde ise,karşısında birkaç gündür kendisini döven gardiyanlardan birini gördü. Nefesini tutup hazırlanırken her zamankinden değişik bir şey oldu. Gardiyan tam yumruğunu kaldırmıştı ki, başka bir gardiyan elinde bir kağıtla içeri daldı. Çatık kaşlarının altından olanları izleyen Yakup, aralarında geçen Ermenice konuşmadan bir iki havadis koparmaya çalışsa da o kadar Ermenice bilmiyordu. Gardiyan, kapının arkasına astığı ceketinin cebinden bir çakı çıkarıp sandalyenin arkasına dolandığında, ölümün onu bir hücrede elleri bağlıyken yakaladığına içleniyordu. Derken bileğinde bir acı hissetti. Düğüm gerildi, ipi etine batarken sıktı dişlerini. Sonra birdenbire elleri rahatlayıverdi.
Odesalı Kosti, Tünel’den Taksim’e kadar bütün mekanlarınharacını yiyor ve hiçbir ipucu
bırakmadan kayıplara karışıyordu. Başı sıkışınca da işgal polisleri sayesinde her seferinde paçayı sıyırıyordu. Aslında Yakup da onunla tanışmak istiyordu ama bu kadar güçsüz bir durumda onunla karşılaşmak, hem de pusatsız, yaralı ve yorgunken. Aron, onu öldürtmek istiyordu. Çünkü Kosti gibi Stoyan da ona bol bol rüşvet veriyordu. Neredeyse maaş gibi düzenli akan bu mecidiyelere, taş koymuştu Yakup. İdam edemeyecekti ama bir şekilde öldürecek, böylece yeni yetme bir külhanbeyinden –daha küçükken başını ezip– kurtulacaktı. Bu Kosti’nin de işine gelirdi. Bu sayede Stoyan sağ iken ondan alamadığını, –çünkü komiserler öyle pay etmişti.- şimdi alabilecekti. Hem de yeni hamisini öldürerek, hakkıyla.
Neredeyse sürükleyerek, onu bir arabanın kapalı bölümüne atıp yanına iki zabit verip yolladılar Yedikule’den. Kendisine gelmeye çalışırken, ellerini sıkıp gevşetmeye çalıştı. Yumrukları yerindeydi. Zabitlere vurup arabadan atlamayı düşünürken, vazgeçti. Zira, bu kaçmak demek olurdu ve kanun nezdinde hür kalmışken; bunu zora sokmak mantıklı değildi. Fesinin, ceketinin ve kuşağının doldurulduğu torbayı verdiler Galata Köprüsü’nü geçerken. Hızlıca içini kontrol ederken eline soğuk metalin değmesi, tüm tereddütlerini aldı götürdü. Rahatlayan yüzünden anlamış olacakki, zabit :
Sarılıp kucaklamak istedi zabiti. Sonra bundan vazgeçti. İki büklüm ayağa kalkıp, arabanın içinde yeleğini giyip kuşağını –zorla giydirdikleri gömleğinin üzerine- bağladı. Ceketini koluna atıp köprü başında duran arabadan kendilerini atmalarını beklerken, diğer zabit atlayıp etrafını dolaştı arabanın. Kapısını açıp kendi kendisine inmesine müsaade etti Yakup’un. Belli ki zabitler bezmişti bu Ermeni ve İngilizlerin sürekli ne yapmaları gerektiğini söylemelerinden. Halkın şaşkın bakışları arasında arabadan inerken kulağına eğildizabit :
Kafasını sallayıp, attı adımını taş kaldırıma. Köprünün ahşap iskelesi üzerinde uzaklaşan arabanın ardından bakarken fesini taktı başına. Bıyıklarını düzeltip, üç günlük sakallarını yokladı. Şimdi Karaköy halkı az evvel zabitan arabasından inen ve yüzü yara içerisindeki delikanlıya bakıyordu, korkak bakışlarla. Alefte Hatun Çeşmesi’nin başında toplanmış çocuk ve kadın kalabalığına bakıp, yine su doldurmak için uzunca kuyruk olmuş insanların arasından geçip Makbul İbrahim Paşa Camisi’nin şadırvanına girdi. Fesini dizine koyup, elini yüzünü yıkadı. Ceketinin iç cebinden çıkardığı beyaz pamuklu mendili ile elini yüzünü kurulayıp, mendili ensesinden yakasının içine yaydı. Saçlarını eli ile geriye atıp ayağa kalkarken, yeniden fesini başına geçirdi. Şimdi kendine gelmişti işte. Usturasını ceketinin iç cebinden alıp yeniden kuşağına yerleştirdi. Ceketini omuzuna atıp, yaklaşan vakit için camiye doluşan cemaatin içinden verilen selamları alarak çıkıyordu ki, bir ihtiyar tuttu kolundan :
Caminin avlusundan çıkıp emin adımlarla Tünel ağzında Gorkim’in kıraathanesine kadar yürüdü. Merdivenlerden çıkıp bir kahve istedi. Sağda solda dolaşan Fransız üniforması giymiş kara kara tenleri yetmez gibi, bir de süngülü silahlarıyla korku saçan köle askerleri seyretti biraz. Hava kararırken üçüncü sigarasını da sarıp içti. Gorkim boş fincanı önünden alırken, bahçeye bozuk ağızları ve hırpani kılıkları ile üç adam girdi. Telaşla içeri kaçan Gorkim’in haline gülüp, Yakup’u süzdüler :
(Sonra Yakup’a dönüp)
Yakup’un sesindeki bu alaycı ton kızdırmış olacak ki,diğeri atladı aradan.
Sözünü bitiremeden usturayı çekip boğazına dayadı Yakup. Ateş saçan gözlerini diktiği, korkak gözlerin içinde bir parça erkeklik görse keserdi şah damarını ama vazgeçti. Göğsünden Joseph’i itip iskemlesinden ceketini aldı o, arkadaşlarının kucağına doğru sendelerken.
Arkasına bakmadan terk ederken kıraathaneyi Gorkim, derin bir nefes aldı. Joseph ise boğazındaki ince kesikten sızan kanı,eli ile silip küfürler ediyordu arkadaşlarının arasında. Sinirli sinirli aksi istikamete giderlerken Gorkim, korkudan masalardan birinin altına saklanmış çırağını çağırdı yanına.
2. Bölümün Sonu
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!
Haydi hemen 3-4-5-6-7-8-9-10 gelsin.