İnfial
“Gönül güneş de olsa soğumaya mahkûmdur.“
Tüylerimi diken diken eden rüyalar ile gözümü açmıştım sabaha. Gördüğüm kabusları bile umursamıyordum artık. Zaten hayatımın da kabustan ne farkı vardı ki? Çarşafı bir kenara atıp, camı açmıştım. Her sabah olduğu gibi biraz huzur bulmak, temiz havayı içime çekmek istiyordum. Benim terapi yöntemim de buydu. Yaz gününe rağmen oldukça kasvetli olan gökyüzü, yüzümü düşürmüştü. Gökyüzünü kendime benzetmiştim o an.
Fırtınanın dağıttığı harabelerden oluşuyordu içim. Her yer toz dumandı. Kalbim bile pas tutmuştu. Ben ise, kimse görmesin diye ruhumun üstüne tenden bir beden giymiştim. Yine kahvaltı bile yapmadan almıştım elime kalem ve kağıdı. Çünkü bir tek yazarken kendimi işe yarıyormuşum gibi hissediyordum. Hayal kırıklıklarımı, umutlarımı ama en çok da seni yazıyordum. Gidişini saymayı bırakmıştım. Sadece öfkemi kusuyordum, parşömen kağıdına. Annem: “Gönül güneş de olsa soğumaya mahkûmdur.” derdi hep. Ama senden soğuyamıyordum işte. Sanki kış, hiç gelmeyecek gibiydi içimde.
Acının doğduğu kederlerden besleniyordu, ilk satırlarım. Acılar büyüdükçe, koca bir paragrafı oluşturuyordu. Bazen de kırılgan ruhumun savrukluğunda uçuşuyordu kelimeler. Her defasında parmak uçlarımla yakalıyordum onları. Ama bugün ilhamım yoktu. Öylece gökyüzüne bakıp duruyordum. Bu masanın başında kaç saattir oturduğumu ve kaç gündür yemek yemediğimi bile bilmiyordum. Herkes fırtınadan kaçıp evlerine sığınırken, ben dışarı çıkmak istiyordum. Belki de boş sokakta savrulan bir yaprak gibi kaybolmak istiyordum. Üstüme bir hırka giyip kendimi sokağa attım. Kapımı bile kilitlemedim. Sanki geri dönemeyeceğimi biliyor gibiydim. Yürüdüm, yürüdüm ve yürüdüm. En çok kaybolmaktan korkan ben, nerede olduğumu bile bilmiyordum. Gücüm kalmayınca kendimi yere bıraktım. Açlıktan ölüyor muydum? Hem de cızırdayan bir sokak lambası altında. Bu kadar basit mi olacaktı 3 aydır hayalini kurduğum şey? Bugün kurtulamayacak mıydım?
Seni görüyordum; sanki çok uzaktan gülümsüyordun bana. Bilincimi yavaş yavaş kaybederken hatırladığım son bir şey vardı: Sokak lambasının sönüşü. Tamamen karanlıktaydım artık. Ve girdiğim her karanlık, şimdi mezardı bana.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!