Çocukken bize sorulan “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunun belki onlarca cevabı vardı kafamızda; astronot, mühendis, itfaiyeci, doktor… Ve çoğumuz için bu cevaplar arasında “Öğretmen” de bulunuyordu.
“Hmm, öğretmen olmak istiyorsun demek. İyi olur yavrum, devlete sırtını yasla.” ya da “Öğretmenler çok kıymetlidir, öğretmen olmak da çok önemlidir. Benim zamanımda bir öğretmenimiz vardı…” gibi cümleleri duymamız çok olasıydı. Bizim için her ne kadar astronot olmanın yanında sönük kalsa da büyüklerimizin gözünde çok değerliydi bu meslek.
Her gün okulda gördüğümüz, kimi zaman bizi mutlu eden, kimi zaman da gözümüzün korktuğu öğretmenlerimiz…
Neydi ki bu öğretmenlik?
Dört kere beş yirmi, sıfatlar ismi niteler, su 100 derecede kaynar, Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştır, “black” siyah demektir…
Bunlardan ibaret değil miydi o çok kıymetli öğretmenlik?
Öncelikle öğretmenliğe mesleki açıdan bakalım. Sabah ilk ders saatinden akşam son ders saati bitene kadar müfredatta belirlenmiş olan konuları öğrencilere aktarmak ile görevli kişilerdir öğretmenler. Akla ilk gelen şeyler öğretmen ile özdeşleşen “ders, not, sınav, puan” kelimeleri. Öğretmen sınıfa gelir, dersini anlatır, zamanı geldiğinde sınavını yapar, öğrenciye aldığı puanı verir ve işi biter – mi acaba?
Bu, mesleğin dışarıdan görünen kısmı. Çoğunlukla insanların “Aman dersini anlat geç, maaşını alıyorsun nasılsa.” diye geçiştirdiği kısım.
Bir de işin aslına bakalım, ne dersiniz?
Öğretmen ilkokulu, ortaokulu, liseyi bitirdi. Büyük emeklerle üniversite sınavına hazırlanıp, eğitim fakültesini kazandı. İşler git gide zorlaşıyordu onun için fakat bu daha başlangıçtı – her ne kadar o henüz farkında olmasa da.
Günler günleri kovaladı, sunumlar hazırladı öğretmen, araştırmalar yaptı, okudu, öğrendi, sınavlara girdi, kendini geliştirdi. Bu yıllar alan süreçte kim bilir kaç kere hastalandı, ayakta bile duramayacak halde olmasına rağmen vazgeçmedi, maddi manevi ne sıkıntılar çekti…
Sonunda o gün geldi ve öğretmen mezun oldu. İçinde bir sevinç… Artık öğrencilerine kavuşmak için önünde son bir engel kalmıştı: KPSS. Öğretmen – hiçbir şey bilmiyor yerine konularak – KPSS’ye hazırlandı. Bu engeli de aştığında, kalbindeki öğrenci sevgisi, aklındaki bilgi birikimi ile yola koyuldu. Artık bir okuldaydı ve öğrencileri vardı, büyük umutlarla çıktığı bu yolun daha ilk adımlarıydı bunlar.
Derse girerken öğrencileri için gereken materyalleri hazırladı öğretmen, kimi zaman okuldan bulduklarını düzenledi, kimi zaman kendi cebinden verdi yenilerini almak için. Her şey öğrencileri içindi çünkü.
Gece gündüz demeden onlar için dersleri “ders” olmaktan çıkarıp daha eğlenceli hale getirmek için çabaladı. Etkinlikler hazırladı. Oyunlar oynattı.
Hasta oldu yine geldi dersinin başına, öğrencilerin yaramazlıklarından bedeni yorgun düşmüş olsa da ruhunu sevgi ile ayakta tuttu. Sesi kısıldı çoğu zaman, akşam belki de annesi ile, eşi ile, çocukları ile konuşamadı.
Morali bozuk olsa da, uykusuz olsa da, sinirli olsa da sınıfın kapısının dışında bıraktı onları. İçeriye ise sadece sevgi ve bilginin girmesine izin verdi.
Kendi çocuğu gibi baktı onlara öğretmen. Biri ağladığında ona sarıldı, diğeri düştüğünde ilk o yardımına koştu. Sorunlarını dinledi öğrencilerinin.
Sadece öğrenciler ile de bitmedi bu uğraş.
A sınıfından B kişisinin velisi geldi, “Bunu böyle yapma hoca!” dedi azarlarcasına.
B sınıfından A kişisinin velisi geldi, “Ee bu niye böyle?” dedi hesap sorarcasına. Öğretmen hepsine sabırla cevap verdi.
Bazen bir derste başarısız olan bir öğrencinin velisinden şiddet gördü notlar yüzünden.
Bazen tehditler aldı öğretmen.
Bazen taciz edildi.
Bazen yöneticiler konuşma hakkını bile aldılar elinden.
Ama gözümüzde “Alt tarafı bi’ öğretmen.” değil mi? Sadece ders anlatan, sınav yapan, not veren ve işi biten, alt tarafı öğretmen.
Şimdi biraz daha farkına varabildik mi neden öğretmenliğin büyüklerimizin gözünde bu kadar değerli olduğunun?
Unutmayalım ki hayalini kurduğumuz tüm meslekleri bize edindirebilecek kişiler yine öğretmenlerimizdir.
Astronotu da öğretmenler yetiştirir, mühendisi de, doktoru da.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!
“Astronotu da öğretmenler yetiştirir, mühendisi de, doktoru da.” 👏