[youtube url=”https://www.youtube.com/watch?v=bB06jX3PAJw” autohide=”0″ autoplay=”1″ hd=”1″]
Çember çeviren çocukları geçip,
Takılıp bir kaldırım eskisi taşa
duvarlara gelesi sırtımı taşıyorum;
hani ağrıdan beni öldüren hergeleyi.
Zamanın kumları arasına sıkışmış
çok yükü taşımamdandır belki de,
belki de dokunamadığım tek uzvum olmasındandır.
Severim sırtımı
ki herkesin
-kendinden bile bazen-
bir mahrem ihtiyacı vardır.
Kendimce tilkiler dolandırıp
kafamın içinde
Bir sürü çocuğun ezdiği
sokaklardan geçmek,
sigaramın ahbaplığında.
Bilirim ki iyi gelir yürümek
çoğu fiziksel hastalığa.
Ki hastalansın diye
yaratılmıştır insan;
hastalansın ve hastalandıkça yaşlansın, öleceğini unutmasın diye belki..
Ama yürümek iyidir,
öleceğini hatırlatır insana
o yolun bir gün biteceğini bile bile yürümek iyidir.
Balkonda çay akşamlarını,
işten eve dönüşleri, oyunlardan geriye kalan yorgunlukları geçip
yaşanmış yaşanacak anıları
kafasına biriktirmiş insanları
kısaca eleyip istikametimden
yalan yalnız yürüyorum,
kendimi yalnız sanarak.
Nefesi veren de benle,
nefesi alacak olan da..
Bilirim ki ensemde Azrail,
bilirim ki gözü bende
beni ben yapanın.
Yalnızlığın mutlak sahibi
harici haddime değil elbet
lâkin , gölgem önde ben arkada;
sırtımı,
ağrıyıp yaşlandığımı hatırlatan hergeleyi,
batan güneşe verip
uzaklaşıyorum yaşanmış yaşanacak
bir yığın hatırat ile kalabalıklardan.
Yalnız yürümek iyidir bazen,
yalnız olmadığını hatırlatır yolda
ve yolun bir gün biteceğini…
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!