Ah benim küçüğüm, saf, temiz, arınmış yalnızlığım. Dingin bir deniz gibi görünen ama bana karşı hırçınlaşan, kimsenin duymayacağı şekilde sadece bana seslenen yalnızlığım. İnsanlarla iç içeyken bile hissettiğim yalnızlık. Nasıl mı? Çevredekiler tamam cepte ama kafamın içinde tek bir insan silüeti bile olmamasından kaynaklı bu yalnızlık. Zihnim tamamen bomboş değil aslında. Mesela içimde kar tanesi gibi birbirine değmeden dolaşan ve göğsümdeki boşluktan esen rüzgarla savrulan binlerce düşünce var. Bu düşünceler yalnızlığı bozar mı diye düşünmekten bile alamıyorum kendimi. Eğer bozuyorsa, bu beni ne yapar? Bu dünya üzerinde yalnız değilsem neyim? Beni böyle hissettiren nedir? Bu sorular sadece o kar tanelerinden bir kaçı. Yazıya dökülen bu kelimelerde öyle. Bilirsiniz hiç bir kar tanesi benzemez birbirine, ve düşüncelerimde öyle.
Düşünmek, beynimizin yakıtı. Beynimizin, kafamızın içinde bir yerlerde var olduğunu kafanızı yarıp görmeden kanıtlayan eylem. Doğru ölçüde yapıldığında sizi diri ve hayatta tutar düşünmek. Fazlası ise delirtir inceden. Azı ise… azından bahsetmeyeceğim. Düşünmeyen insanlar çevremizde yeterince mevcut bence ve onları gözlemlemek, düşünmemeyi aşağılamamdan daha iyi bir etki bırakacaktır. Azı yarar, çoğu zarar derler ya, ondan işte. daha önce kafasındaki çarkları döndürmeyen biri bu durumun verdiği hazı ve meşakkati anlayamaz. Düşünmeye başlandığında o düşüncenin ana rahmine düşer gibi akıla girdiğini ve filizlendiğini hisseder. Sonra bu his uyuşturucu bağımlılığında olduğu gibi daha fazlası için zihini çabalatacaktır artık. Bir kere o salınımı kazandıysa zihin daha fazlasını ister, doyamaz düşlemelere. Fakat bu filiz, zehirli bir sarmaşığa dönüp, kafanızın içinde siz kontrolsüzce suladıkça büyümeye devam ederse, tüm mental gücünüzü sömürür ve beyninizi doldurup infilak etmenize neden olur. Kısacası dozunu ayarlamak gerekiyor bu eylemin.
Yalnızlıktan düşünmeye atladım biliyorum ama bu ikili bir sarmal olmaktan kurtulamıyor benim için. Düşünmek beslenmek için yalnızlığa ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle yalnız kalmak bir taraftan iyi. Yalnız kalmayı bildiğimiz sürece tabii. Kısacası yalnız kalmayı kötülük olarak görmeyin. Yalnızlığa isyan etmektense ondan yararlanmayı öğrenin. Kendinizle vakit geçirin, kafanızı dinleyin, düşünün ve söylediğimi unutmayın. Zamanı geldiğinde bu yalnızlıktan kurtulmayı bilin ve onu kapalı bir sandıkta, odanızın bir yerine koyup, saklayın çünkü hayatınız boyunca, ara sıra ona yeniden ihtiyacınız olacak.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!