EKSİK – Bi Konuşalım Mı Sanat, Edebiyat ve Hede Hödö Platformu
  • Künye
  • Yazarlar
  • İletişim
Cumartesi, Ocak 16, 2021
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
E-Dergi (6. Sayı Çıktı!)
Bi Konuşalım Mı?
-2 °c
Ankara
-2 ° Sat
-5 ° Sun
-7 ° Mon
-8 ° Tue
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Tümü
    • Ekonomi
    • Eleştirel
    • Haberler
    • Siyaset
    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Karanlığın Sitemi

    Karanlığın Sitemi

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Katil

    Katil

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    2 Milyon Çocuk İşçi

    2 Milyon Çocuk İşçi

    Yanlışlıkla Olmuştur: SÖYLENTİ DERGİ

    Yanlışlıkla Olmuştur: SÖYLENTİ DERGİ

  • Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Karma Sanatlar
    • Modern Sanat
    • Müzik
    • Sanat Akımları
    • Sanatçılar
    aynada otopsi – vııı

    aynada otopsi – vııı

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    geceler bana zulmü öğretiyor

    geceler bana zulmü öğretiyor

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    eighteen to nine

    eighteen to nine

    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

  • Medya
    • Tümü
    • Biyografi
    • Makale
    • Röportaj

    Mehmet Ulusoy (Carlos) ile Tiyatro, Kültür, Sanat Üzerine

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

  • Dijital
    • Tümü
    • E-Spor
    • Oyun
    • Teknoloji
    • Twitch
    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Dumbledoge, Zeitnot Hakkında Açıklama Yaptı!

    B100 Games ile Türkiye’deki Oyun Sektörüne Dair Konuştuk

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

  • Eğlence
    • Tümü
    • Dizi
    • Film
    • Mizah
    • Müzik
    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

  • Spor
    • Tümü
    • Takım Sporları
    Melankolik Futbol

    Melankolik Futbol

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

  • Yaşam
    • Tümü
    • Astroloji
    • Felsefe
    • Kişisel
    • Moda
    • Sağlık
    • Yemek
    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Issız Ada: Dünya

    Issız Ada: Dünya

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    AGORA PHOBUS*

    AGORA PHOBUS*

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

  • Sepet
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Tümü
    • Ekonomi
    • Eleştirel
    • Haberler
    • Siyaset
    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Pepsi, Bir Dönem Dünyanın En Büyük Altıncı Donanmasına Sahipti

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Korona Virüs Önlemleri Neticesinde Merkez Bankası Kararları

    Karanlığın Sitemi

    Karanlığın Sitemi

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Münzevi Dergi ve Edebi Riyakârlık

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Başkasının Dermanı, Derdimiz Olmasın!

    Katil

    Katil

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    Yarım Yüzyıllık Beyaz Kan

    2 Milyon Çocuk İşçi

    2 Milyon Çocuk İşçi

    Yanlışlıkla Olmuştur: SÖYLENTİ DERGİ

    Yanlışlıkla Olmuştur: SÖYLENTİ DERGİ

  • Sanat
    • Tümü
    • Edebiyat
    • Görsel Sanatlar
    • Karma Sanatlar
    • Modern Sanat
    • Müzik
    • Sanat Akımları
    • Sanatçılar
    aynada otopsi – vııı

    aynada otopsi – vııı

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    Efe Elmastaş’tan Samizdat Tarihi Üzerine Fankit

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    öpmeden ölünecek şeyler de var

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    geceler bana zulmü öğretiyor

    geceler bana zulmü öğretiyor

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    Kavanozlara Bırakılmış Hesaplar

    eighteen to nine

    eighteen to nine

    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

  • Medya
    • Tümü
    • Biyografi
    • Makale
    • Röportaj

    Mehmet Ulusoy (Carlos) ile Tiyatro, Kültür, Sanat Üzerine

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (4): Yönetmen Ferman NARİN

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Sizi Bir Yerden Tanımıyorlar (3): İmgenin Günlüğü Sanatçı Defterleri

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    Hakan Badik’ten: Mezarcı

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    2001’inde Dünyanın ve 15’inde Ağustos’un: Kimse Bilemez

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Liste: Gündemden Uzaklaşmak İçin

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Metin Altıok – Evde Yoklar

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Ahmet Erhan – At Avrat Silah

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

    Bi Seslendirme: Nazım Hikmet – Seninle Artık Düşman Bile Değiliz

  • Dijital
    • Tümü
    • E-Spor
    • Oyun
    • Teknoloji
    • Twitch
    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    Steel Tactics ve SekaEspor’dan Şike İddialarından Sonra Özür Açıklaması

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    SekaEspor turnuvasında skandal! Steel Tactics’ten oyunculara şike teklifi!

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Bunu Duydunuz Mu? : Underground Esports League (Türkiye)

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Riot Games’in Yeni FPS Oyunu: Valorant!

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Ferhat Can Atma ‘Madly’ ile E-Spor Üzerine

    Dumbledoge, Zeitnot Hakkında Açıklama Yaptı!

    B100 Games ile Türkiye’deki Oyun Sektörüne Dair Konuştuk

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Profesyonel e-Spor oyuncusu Cihan ”Mean” Battal ile ‘e-Spor’ Üzerine

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

    Cyberpunk 2077, Eylül Ayına Ertelendi

  • Eğlence
    • Tümü
    • Dizi
    • Film
    • Mizah
    • Müzik
    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Sinema: Rosemary’s Baby

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Bi Liste: Filmiyle Bütünleşmiş 20 Yabancı Şarkı

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Tanıdık Bir Ütopya: Truman Show

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    Bi Sinema: Arrival (Geliş)

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    bi liste: içinizdeki çığlığı duymanızı mümkün kılacak x şarkılar

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Liste: Enstrümental Müzik 50 Hit

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Sinema: Kız Kardeşler

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

    Bi Liste: Dinlerken İçinde Kaybolacağımız Şarkılar

  • Spor
    • Tümü
    • Takım Sporları
    Melankolik Futbol

    Melankolik Futbol

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Toz Pembe Hayatta Ofsayta Yakalanmak

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Bir Emeklinin Kırmızı Kara Dünyası

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

    Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool

  • Yaşam
    • Tümü
    • Astroloji
    • Felsefe
    • Kişisel
    • Moda
    • Sağlık
    • Yemek
    Kaçış Bileti

    Kaçış Bileti

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlak Yasası: Immanuel Kant – III. Bölüm

    Issız Ada: Dünya

    Issız Ada: Dünya

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    çaresizliğin, determinizmin, hacı cevher’in felsefe idmanına dair

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Bi Alıntı: Estela V. Welldon – Anne: Melek mi Yosma mı?

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Üzerimdeki Yıldızlı Gök ve İçimdeki Ahlâk Yasası: IMMANUEL KANT – II. Bölüm

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    Defterimden Alıntılar – Bölüm İki: Cioran ve Parçalanma

    AGORA PHOBUS*

    AGORA PHOBUS*

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

    Bi Challenge: Determinizmde İnsan Yazgısı Değiştirilebilir Mi?

  • Sepet
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Bi Konuşalım Mı Sanat, Edebiyat ve Hede Hödö Platformu
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
Home Sanat Edebiyat

EKSİK

yazan Cabir
Temmuz 7, 2020
içinde Edebiyat, Sanat
1 0
0
EKSİK
0
SHARES
150
VIEWS
Facebook'da PaylaşTwitter'da PaylaşE-Mail ile Paylaş

 

Çöp kamyonunun gürültüsüyle işçilerin işe gidiş saatlerinin çakıştığı saatte kalktı. Tuvalete gitmeden önce çaydanlığı ocağın üstüne oturtup altını yaktı. Zamanı tasarruflu kullanmayı severdi. O tuvaletten çıkana kadar su kaynama noktasına gelir, sigara altı yaptığı ekmek parçasına azıcık bidon peyniri ekeler, sonra da demlenmiş kaçak çayını alıp Olympia marka daktilosunun başına geçerdi. Bu zamanda hâlâ daktiloda yazma ısrarı, uzun yılların alışkanlığı mıydı yoksa yazdığı öykülere ayrı bir hava verdiğine olan inancı mıydı, bilemiyordu. Döşemesi yer yer yırtılmış sandalyesine oturup, dün Kürt mahallesinde dinlediği öykünün notlarını kontrol etti. Genelde öyküleri dinlediği evin bahçesinde, avlusunda, bir mahsuru yoksa da evin bir odasına kurduğu daktiloda sıcağı sıcağına yazmayı seviyordu. Öyküyü dinlediği yerin müsait olmadığı zamanlarda ise kısa kısa notlar alıp dinlediklerini kafasına kazıyor ve yazma eylemini eve taşıyordu.

 

Adam, her yeni öyküye başladığında kalbinin hızlı hızlı atmasını engelleyemez, daktilonun tuşlarına vuran parmak uçları uyuşurdu. İkinci üçüncü paragraftan sonra kalbi eski ritmine döner, tuşlara alışan parmaklarının uyuşması geçerdi. Daktiloyu iyice kendine doğru çekip son kez notlarına baktı ve yazmaya başladı. Öykü, göç ve göçebelik üzerineydi. Öykünün ikinci paragrafında durdu. Köylerinden zorla göç ettirilen ailenin öyküsünü kurmakta zorlanıyordu. Bir sigara yaktı ve ustalarım yazsalardı bu öyküyü nasıl kurarlardı diye iyice kafa yordu.

 

Sonra ustalarının karakalem resimlerinin asıldığı duvara dikti gözlerini. Üçünün de yüzlerine uzun uzun hayranlıkla bakarak öykülerini, romanlarını, şiirlerini ilk kez okuduğu zamanları anımsadı. Tekrar tekrar, feyz alarak okuduğu ustalarını yad edip “Ah…” dedi. “Hiç karşılaşamadım ki o kıymetli ustalarımla. Onların zamanında yaşamış olsaydım, onlarla mahpus yatmaya bile razı gelirdim.” diye iç geçirdi. “Belki öykü yazmadaki vasatlığımı eleştirir, bana tavsiyelerde bulunurlardı. Ben de onların eleştirilerini dikkate alır, deli gibi çalışırdım. Onlar müsveddelerin üzerini karalar, orayı öyle yap burayı böyle yap derler, ben de onların direktiflerine uyar, öykülerimi onlarınki gibi bir özgünlüğe kavuştururdum.”

 

Sonra sigarasından derin bir nefes aldı, sesindeki geç kalmışlık, sigarasından aldığı nefesle iyice çatallanarak “Yetişemedik azizim, yetişemedik. Ortalıkta ne güzel bir at kaldı ne de o güzel ata binip gidecek iyi insanlar. ”

 

Neden sonra, aklına Kürt mahallesinde konuştuğu yaşlı adam geldi. Çaresizliğin ellerine vuran titrekliğini, tütünün sararttığı bıyıklarını, kederle bakan gözlerini, sesinde harflerin dağınıklığından belli olan tedirginliğini, kırık bir Türkçe ile anlattığı göç yolculuğunu, eksik ya da yanlış anlatırım kaygısıyla çırpınan görüntüsünü düşündü. Ta gençlik yıllarından beri nerede giden-gelen, göç eden ya da göç etmek zorunda kalan birini görse, içi garip bir hüzünle dolardı. Şimdi yaşadığı Kocavezir Mahallesi de Suriyeli mültecilerle doluydu. Elbette onların da öykülerini yazacaktı ama onların biraz daha Türkçe öğrenmelerini bekliyordu. Canı sıkıldı, kalktı ve çayını tazeledi. Sigara paketinden yeni bir dal çekti, sigarasını kibritle yaktı. Tutuşan tütünün dumanı ve kibritteki kükürt kokusu birbirine dolandı. Sonra o iki koku, adamın nefes borusundan ciğerlerine doğru ağır ağır dolmaya başladı.

 

Nerede incinmiş bir dal, iklimini şaşırmış bir rüzgâr, kederli bir aşk gölgesi, sümüğü burnunda hüzünle bakan bir çocuk, elindeki tahta parçasıyla yere dalgın şekiller çizen adam, mağaza vitrinine dalan genç bir kız, yorgun eve dönen bir işçi görse, tutup üzerlerine bir öykü yakıştırıyordu. Ama sonra o öyküler iç içe giriyor ve adamın düşünceleri, bir öyküde sabit kalamıyordu ve bu durum onu müthiş öfkelendiriyor, yazma şevkini kırıyordu. Şimdi de öyle olmuştu. Günlerdir mahalle mahalle, sokak sokak gezip daktilosunda yazdığı ya da notlar tuttuğu öyküleri kuramıyor, kafasında bir sonuca ulaştıramıyordu. Şu yaşına gelmişti ama hâlâ çıkartmak istediği kitaba uygun ve içine sinen öyküleri bir araya getirememişti. Beceriksiz miydi? Ustalarından hiç mi bir şey öğrenmemişti? Onların en sıkıntılı günlerde bile takır takır kitap yazdıkları döneme takıldı. Arzuhalcilikten gelme Yaşar olanı, ömrünün önemli bir kısmını mahpusta geçiren Nazım olanı, dört çocuğunu kalemiyle doyuran Orhan olanı ve diğerlerini düşündü. Gözünü yeniden üçünün de kara kalem resimleri yan yana duran ustalarına dikti, onlardan utanıp küllükte duran sigarasına indirdi bakışlarını.

 

Edebiyat dergilerinin birçoğu, öykülerini yayınlamıyordu. Zaten uzun zaman önce göndermekten vazgeçmişti o da. Yazdığı şiirler için de hep aynı eleştiriyi getiriyorlardı. Alaycı bir ses tonuyla dergicileri hedef alarak: “Neymiş efendim Nazım’a öykünme varmış şiirlerimde, hıh kıçımın kenarları!” diyerek “Şiirden ne anlar bu boklar?” a kadar vardırdı işi. Şimdi moda, bunalım soslu iç hesaplaşma öyküleriydi. “Ulan varsa yoksa bunalım, ümitsizlik, kayıtsızlık, sistemin yarattığı boşluğu dolduran iç hesaplaşma halleri...” diye tespitli düşüncelere daldıktan sonra karşısındaki biriyle konuşuyormuş gibi: “İnsan nerede insan! Etkilenen, etkileyen, birbirine dokunan, ezilen, horlanan insan! Kim yazacak bu insanların öykülerini?” diye hararetle söylendikten sonra bakış açısını genişletip “Ya işçiler, köylüler nerede? Hamalları, seyyar satıcıları, çocuklarını doyuramayan bir annenin çaresizliğini, işsiz bir babanın naçarlığını, mağduru, tecavüze uğrayanı, dövüleni kim yazacak?” diye devam etti düşünmeye. Sonra yine ustalarının yazdıklarını, onların insanlığın ortak sorunlarına odaklanan öykülerini zihninden geçirdi. Şu dört çocuklu Orhan olanı, ne demişti bir yerlerde: “Ben insana inanıyorum.” dememiş miydi? Yoksa yanlış mı hatırlıyorum diye yokladı hafızasını. Yok canım, emindi işte. Ya ustalarımdan Nazım olanı, ‘Memleketimden İnsan Manzaraları‘ adlı kitabında sıradan insanın yaşamını neşrederken nasıl da bizden ve bir başka dille anlatmıştı o insanları, bizi. “Hatırlasana!” dedi kendi kendine. Kafasını sigarasından kaldırıp ustalarına saygıyla baktı yeniden. İnsana inanmalarına, insanı yaşadığı koşullar içerisinde yalın ve berrak bir şekilde tasvir etmelerine, insanca bir yaşam ülküsünü savunmalarına, “Bu davet bizim.” dizesinde devinen o büyük çağrıya yeniden hayran kaldı. Sonra da bütün bunları kesintisizce derli toplu bir biçimde düşünebildiği için kendisini tebrik etti.

 

Düşündüğü süre boyunca en az sekiz tane sigara içmişti. Göğsünün sıkışmasından anladı. Mademki öyküsüne yoğunlaşamıyordu, en iyisi kalkıp yeni öyküler bulmak için yola düşmekti. Boş çay bardağı ve dolu kül tablasını aldı, bardağı mutfak evyesine koyarken yıkayıp yıkamamak noktasında kararsız kaldı. Kül tablasını boşalttıktan sonra bir yazarın tertipli olması gerektiğini düşünüp döndü. Bardağın içine işaret ve orta parmağını sokup suyun altında iyice ovduktan sonra yıkayıp tezgâha bıraktı. Daktilosundaki henüz başladığı öyküsünü çıkartıp diğer müsveddelerin üzerine bıraktı. Daktilosunu özenle çantasına yerleştirdi, evin avlusunda duran üç tekerlekli el arabasının üstüne koydu. Kâğıt ve kalemlerinin olduğu çantayı da aldı, daktilonun yanına dikkatlice yerleştirdi. El arabasını sokağa sürdü.

 

Mayıs ayı olmasına rağmen üzerinde uzun kollu çizgili beyaz bir gömlek, sırtında ise yıkanmaktan yıpranıp rengi solmuş kahverengi bir ceket vardı. Sokakta buralı olmayı kanıksamış Suriyeli çocukları, onların yalın ayaklarını, peçeleriyle geçip giden kadınları gördü. Sakalı uzun, entarili adamlara öfkeyle karışık bir tiksintiyle baktı. “Ne oluyorsa, bu cahil dümbüklerden oluyor.” diye söylendi. Kocavezir Metro İstasyonu’na çıktığında hangi yöne gideceğine karar vermek için durdu. Etrafta Arapça tabelalar, seyyar satıcılar; büyük bölümü pirinç pilavı, kızarmış piliç ve tavuk döner satan lokantalar; ikinci el elbise, ayakkabı satan seleciler ve yoğun bir trafik vardı. Şehrin kuzey taraflarını pek sevmiyordu. Önceleri kuzeydeki eski mahallelere uğruyor, oralardan öyküler derliyordu. Ama şimdi her yer apartman olmuştu. “Ne varsa, yine güneydeki mahallelerde var. Orada öyküler hiç tükenmez.” diye düşünüp, yolun sağından Saydam Caddesi kavşağına kadar sürdü el arabasını.

 

Metro köprüsünün Saydam Caddesi’ni ikiye böldüğü kavşaktan sağa döndü, cadde tam bir hercümerç içindeydi. Uçak ve gemi hariç bütün araçlar caddeyi doldurmuş, insanların yürüyebileceği kaldırımlar dükkanların eşyalarıyla dolu olduğundan caddenin trafiğine insanlar da katılmış; korna sesleri, motor homurtuları, insan bağırtıları yeri göğü doldurmuştu. İnsan ve araç kalabalığı adamı bunaltmış, Mayıs ayının güneşi onu yakıp terletmeye başlamıştı. İnsan devinimlerini izlemeyi ve dinlemeyi seviyordu ama bu araç kalabalığı onu korkutuyordu. Yaklaşık on dakikalık bir sürüşten sonra Havuzlubahçe Mahallesi’ne varmış, az da olsa rahatlamıştı. Bu mahallenin en eski esnafı olan Çinçin Bakkaliyesi’nden sigara ve bir kutu kibrit aldı, sonra devam etti el arabasını sürmeye. Yolun ikiye ayrıldığı sapağa gelince durdu, mendiliyle terini kuruladı, sonra da mendili ensesinden boynuna doğru dolayıp bir sigara yaktı. Sağdan giderse Akkapı’ya soldan giderse adının önünde bir sürü ‘bey’ olan mahallelere çıkacaktı. Soldaki yola sürdü arabasını, uzundur görmediği baba dostu Hüseyin amcayı görme isteği vardı içinde. Hem Hüseyin amcanın kulağı deliktir, mutlaka yeni şeyler anlatır diye ikna etti kendini.

 

Etrafını dikkatli bir şekilde izleyip el arabasını iterken her an yeni bir öyküye rastlayabileceğinin heyecanı içindeydi. Buralar böyleydi, ne zaman nereden bir öykü fırlayacağı belli olmazdı. Tetikte olmak iyiydi. Tanıdığı bir demir atölyesinin önünden selam vererek geçti. Niyeyse ne zaman bir demirci atölyesinin önünde geçse, Nazım olanın, ‘Galip Usta’ sını ya da Yaşar olanın, ‘Demirciler Çarşısı Cinayeti‘ romanını anımsıyordu. Bir zaman kendisinin de demirci çıraklığı yaptığı günleri düşündü, o zamanlar körüklü ocaklar son demlerini yaşıyordu. Sonra yaptığı diğer başka işlere kaydı aklı. Çocukluğundan beri çalıştığı yerler, yanında çıraklık, kalfalık yaptığı ustalar tek tek gözünün önüne geldi. Düzenli işleri sevmiyordu. Paraya çok ihtiyaç da duymuyordu. Paranın yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olanını bir şekilde kazanıyor, kimseye eyvallah etmeyi sevmiyordu.

 

Yazar olma isteği yaşamının bütün zaman dilimlerine sinmiş, hayatını bir gün yazar olabileceği ihtimali doğrultusunda kurmuştu. Öyle ki kendisini engelleyebileceği ihtimaliyle hiç evlenmemişti. Gerçi ustalarının hepsi evlenmişlerdi, çoluk çocukları da vardı ama o yazım işlerini sekteye uğratır korkusuyla yanaşmamıştı bu işe. Doğrusu aşk, güzel şeydi. Aşk denilen karmaşık hissi, düşünmesi, hayalini kurması, öykülerdeki duruşu, şiire dökülüşü iyiydi ona göre ama yazarlık hevesi her şey gibi aşkın da önüne geçmiş, ellisine dayanmış bu adamın evlenmesini engellemişti.

 

Daktilosu, kâğıt ve kalemlerini koyduğu çantası ve üç tekerlekli el arabasının ardında duran kendisi, hep birlikte yeni bir öyküye doğru yol alıyorlardı. Hissediyordu bunu, hem de beyninin tüm hücrelerinde hissediyordu. Belki de düşünü kurduğu, kendisini ustalarına yakınlaştıracak, edebiyat dünyasında infial yaratacak öyküsünü bugün yazacaktı. Mahalleye ulaştığında iyice yorulmuş, kan ter içinde kalmıştı. Mahallenin hemen girişinde ilk sağdaki sokağa girdi, sonra ilerleyip tekrar bir sağ yaptı. Hüseyin amcanın oturduğu sokağa girdiğinde, evlerinin avlularında oturan insanlarla selamlaştı. Bu sokaktaki hemen herkesi tanıyordu. El arabasını durdurup birkaçına hâl hatır sordu, buyur ettiler, sağ elini kalbinin üstüne koyup teşekkür etti.

 

El arabasını avlu kapısından içeri ittiğinde, Hüseyin amcayı dut ağacına yaslanmış, örtüsü naylondan bir masada oturmuş buldu. Şamiye teyze yoktu ortalıkta. Hüseyin amca, uzun boyu, yatmadan yatmaya çıkarttığı gri kasketi, mavi gömleğinin üzerindeki siyah yeleğiyle geleni muhabbetle karşıladı. Kafayı yazmakla bozmuş bu adamı seviyordu. Hüseyin amca zararsızdı, garip davranışları olmakla birlikte iyi niyetliydi. Yılların yaşam deneyimiyle sezebiliyordu bunu. Ayrıca babasıyla dostlukları da hayli eskiye dayanıyordu. “Gel bakalım Necmettin, gel otur şöyle.” dedi. Karşılıklı hâl hatır sorup ardından da ikisi birden sigaraya davrandılar. “Şamiye teyzen komşuya gitti, birazdan gelir. Senle karşılıklı bir kahve içeriz değil mi?” diye sordu. Beriki çayı tercih ederdi ama Hüseyin amcanın ses tonundaki emir kipini kırmak istemedi. “Olur.” dedi.

 

Adam sabırsızdı. Bir an önce Hüseyin amcasında yeni bir öykü olup olmadığını bilmek, varsa da hemencecik yazmak istiyordu. Diğeriyse aksine hiç acele etmiyor, her cümleyi zihnindeki hassas terazide tarttıktan sonra kuruyordu. Adamın gözü el arabasının üstündeki daktilosundaydı. “Alsam gelsem mi acaba?” diye düşündü. Sonra da kendi kendine “Hele dur bakalım Hüseyin amcada anlatacak yeni bir şey var mı? Önce onu bir anlayalım.” dedi. O sırada avluya Şamiye teyze girdi. Kalkıp saygılı bir şekilde elini öpüp alnına koydu. Şamiye teyzesi de yanaklarından öpüp, omzuna yumuşak birkaç pat pat ekledi.

 

Kahveler gelip, ağızlardan ilk höpürtüler çıktıktan sonra, “Ee daha ne var ne yok?” diye soran Hüseyin amcasına kısa cevaplar verip, bir an önce sonuca varmak istiyordu. Aslında geliş sebebi belliydi. Hüseyin amca karşısında durmadan ellerini ovuşturan adama baktı. Daha fazla eziyet etmek istemedi. Hangi birini anlatsam diye düşündü. Durdu, zihnini yokladı, anlatacağı şeyden emin olamayınca asma çardağının altındaki kerevette oturan karısına çevirdi bakışlarını. Ardından birkaç cümle Arapça konuştular, adam ne konuştuklarını anlamadı. Hüseyin amca adama dudağının kenarında kırık bir tebessümle döndü ve “Bana bak Necmettin, sana yeni bir öykü anlatacağım ama daktiloda yazma olur mu? O meretin takırtısından başım şişiyor. Kalemini kağıdını getir, notlarını al, ne yazacaksan evde yaz olmaz mı?” dedi. Olurdu elbette, neden olmasın ki? Gitti el arabasından kâğıt kalem çantasını aldı, masada yer açtı kendisine, heyecandan avuç içleri terlemeye başlamıştı bile.

 

Hüseyin amca yeni bir sigara yaktı, ilk dumanı ağır ağır saldı dudaklarının arasından ve sakince anlatmaya başladı. Adamın kulağı Hüseyin amcasında, durmadan notlar alıyor, yetişemediği yerleri tekrar tekrar soruyordu. Öyküyü dinledikçe heyecanı artıyor, gözlerine bu sefer yakaladım ışıltısı yerleşiyordu. Hüseyin amca öyküyü anlatmaya devam ederken, adam bir an için koptu gerçek dünyadan ve akşam evde öyküyü nasıl kuracağını düşünmeye başladı. Yapıyor, bozuyor, olmadı en baştan başlıyordu yazmaya. Hüseyin amca adamın not almadığını hatta kendisini dinlemediğini görünce karısına döndü ve yine Arapça ocağa çay koymasını söyledi. Adam Arapça anladığından değil de çay kelimesinin ortaklığından anladı bu söylenileni. Ve öyküyü nasıl kuracağı düşüncesinden doğrulup Hüseyin amcanın öyküye devam etmesini bekledi. Çaylar geldi, içildi, sigaralar yakıldı, söndürüldü. O anlattı, ötekisi durmadan notlar aldı, arada beyaz kâğıdın üstüne birkaç damla gözyaşı döküldü ama kimse bir şey anlamadı.

 

Kağıtları toplayıp çantasına yerleştirdi. Çantayı da daktilonun yanına koydu. Hüseyin amca ve karısı, avlu kapısına kadar eşlik ettiler adama. Geldiğinden bu yana çok az konuşan Şamiye teyze avlu kapısında kırık Türkçesiyle: “Necmettin yavrum, ne zaman çıkacak bu kitap? Haydi çıkart da sonra sana bir kız bulayım ben.” dedi. Adam yürekten gelen bir inançla “Yakında Şamiye teyze, yakında…” diyerek, ihtiyarların tek tek ellerini öpüp alnına koydu ve üç tekerlekli el arabasıyla avludan çıkıp kafasının içinde kıpraşan öyküyle yola düştü.

 

Adam gittikten sonra Hüseyin amca karısına dönüp: “Bu oğlanda bir şey eksik ama nedir? Bilemedim bir türlü.” deyip avludaki dut ağacına yaslanmış masasına doğru yürüdü.

 

 

 

 

Etiketler: Çağdaş Türk EdebiyatıEdebiyatÖyküTürk Edebiyatı

Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!

Abonelikten Çık
Cabir

Cabir

İlgili Gönderiler

aynada otopsi – vııı
Deneme

aynada otopsi – vııı

Ocak 3, 2021

  şimdilik bana tanınan sınırlara üzgünüm. özgürlüğün tanımını yapmanın zor olduğu neş’esiz meşgale günlerim. keçilerinden gına gelen meşesiz bir patikadayım....

gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan
Edebiyat

gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan

Aralık 31, 2020

  sis gibi ölüp dağılıyor / örtük yüzlerini doğuya dönmüş günlerde gül parmaklı şafaktan kopup gelen pagan elinde - avucunda...

Sonraki Gönderi
KEMAL BEY, VINCENT ABİ ve SAMANLIKTA ÇOCUKLUK

KEMAL BEY, VINCENT ABİ ve SAMANLIKTA ÇOCUKLUK

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gizlilik Politikası'nı kabul ediyorum.

Önerilen

Karanlığın Sitemi

Karanlığın Sitemi

5 ay önce
Yalnızlık

Yalnızlık

1 sene önce
Facebook Twitter Instagram RSS

Kategoriler

  • Astroloji
  • Bi Konuşalım Mı
  • Biyografi
  • Deneme
  • Dijital
  • Dizi
  • E-Spor
  • Edebiyat
  • Editörün Seçtikleri
  • Eğlence
  • Ekonomi
  • Eleştirel
  • Felsefe
  • Film
  • Görsel Sanatlar
  • Gündem
  • Haberler
  • Karma Sanatlar
  • Kişisel
  • Makale
  • Medya
  • Mizah
  • Moda
  • Modern Sanat
  • Müzik
  • Müzik
  • Öykü
  • Oyun
  • Psikoloji
  • Roman
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Sanat
  • Sanat Akımları
  • Sanatçılar
  • Şiir
  • Siyaset
  • Spor
  • Takım Sporları
  • Teknoloji
  • Twitch
  • Yaşam
  • Yemek

Hakkımızda

Öyle kafamıza estikçe her konudan yazıyoruz. Fikirlerinize önem vermiyor ve ölü taklidi yapmaya bayılıyoruz. Ayrıca ayrı yazmadığımız her de, da için de bir fidan dikiyoruz. Daha napalım ?

Bi Konuşalım Mı Ekibi

Copyright © 2019 Bi Konuşalım Mı?, All Rights Reserved.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Gündem
  • Sanat
  • Medya
  • Dijital
  • Eğlence
  • Spor
  • Yaşam
  • Sepet

Copyright © 2019 Bi Konuşalım Mı?, All Rights Reserved.

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifreni Mi Unuttun? Kaydol

Kaydolmak için aşağıdaki formları doldurun

*Websitemize kayıt olarak Şartlar & Koşullar ve Gizlilik Politikası'nı kabul etmiş olursunuz.
Tüm alanlar zorunludur. Giriş

Şifrenizi alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş
Size daha iyi, hızlı ve güvenli bir kullanım sağlamak amacıyla web sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Çerez ayarlarıKABUL ET
Gizlilik & Çerez Politikası

Privacy Overview

This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these cookies, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may have an effect on your browsing experience.
Necessary
Always Enabled

Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.

Non-necessary

Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.

Bu web sitesi çerezleri kullanmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek, kullanılan çerezleri kabul etmiş olursunuz. Çerez Politikalarımızı ziyaret edin.