Toplanmış gidiyorum işte
Tıkıştırıp yalnız ellerimi
Bir ayraç gibi valizime
Kimselere ve hiçbir şeylere
Değmeden
Perdeleri sıkı sıkıya pencereler
Ve gıcırtısı yürek ağrısı kapılardan
gidiyorum.
Toplanmış gidiyorum işte,
Soluk gökyüzünüz, sırıtkan caddeleriniz…
Düşlerimi, buruşuk bulvarlarından kusuveren
İğreti köşeleriniz
Ve yetişmeye çalıştığınız o geçkinlik korkusu
İstanbul size kalsın
Ey, o kaba çoğulluk!
Toplanmış gidiyorum işte
Aldım Edip’i, Nazım’ı
Heybemin en çaprazına güzelledim
Sonra Şükrü Abi’nin hüznünü teyelledim yüreğime.
Dahası Kız Kulesi, o Üsküdar yetimi
Ve karşıda Galata, elleri göğün yarısında
Ayakları prangalı öksüzüm.
-Biraz vapur düdüğü, sonra Eylül’de
savrulan sapsarı hüzün bukleleridir aşırdığım sizden. –
Toplanıp gidiyorum işte
Bir anı isteseydim sizden
Kirpiğime değen yeşil bir buğu
Belki dudağıma değmesi ihtimal
Ilık bir gece derdim
Sonra
Sonrası yok
Toplanıp gittim işte.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!