Denizdeki yosunlara sarıldım, dalgalar alıp götürsün beni diye dua ettim bütün yaz boyunca. Sen yoktun, buzlu bardaklarla konuştum. Güneşe sövdüm. Teknelerle açıldım, karanlık sulara. Ölemedim, seni görmek istiyordum, sebebi bu, lanet olsun, sebebi bu!
Müziğin sesi. Teknenin çağırdığı. Aklımın gittiği uç… Sonsuza koşarak, gökyüzünün köpüklerine yüzünün bıraktığı ıssız pembesi kumların… Ben yanılgının küfürleriyle doldururken günleri, aldatmacalarla, kırılmalarla, ışınları inancın. Bilim ve felsefenin doruklarında gezinenlerin de sonuçları yok. Çözebildiği yok bu evreni. Aşkın çevresinde dönen pervaneler. Yalnızlık. Adanın kadınları: Darbelerini duyuyorum teknenin kayalığa, müziğiyle ölüyorum. Yine ölüyorum, senin zıpkınınla vuruyorum kendimi. Güzel yüzünün, anlamlı duruşunun kıvrımlarıyla yol alıyorum: Mercanlar, deniz kestaneleri, kırık midyeler… Dümeni çılgınca dönen bir fırtınadır sevmediğin adam, yelkenleri delik deşik düşleriyle Akdeniz’in sızısı. Uzun süre hatırlamasan da yüzümü. Bir gün göreceksin, denizlere açıldığın bir gün duyacaksın kırgın sesimi, ıssız mağaralarda.
Kerem Nadir Özcan
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!