Ayağımdaki kesiklerle, kavurucu sıcağındayım Ayvalık’ın
Sivrisinek ısırıklarından bitap düşmüş bacaklarım
Balıkların acımasızlığıyla boğuşur durumda
Açamadığım şişeyle yaralanmaya mecbur bırakılmış sağ elim
Israrla savuşturmaya çalışıyor gözlerime savrulan kumları
Her saydığım çaresizlikte, bir adım daha uzağındayım yaşamanın
Ne sen gelirsin artık ne de ellerin uğrar yanaklarıma
Beyaz teninden toplamayı ümit ettiğim gün ışığını
İlelebet görememek ihtimalinden korkmaktayım
Bel kemiğinin dört beş parmak yanına
Konduramadığım buselerin acısı var hâlâ
Kısa zamanda paylaşılan yığınla duygunun
Acısı uzun zamanda ağır ağır çıkarmış
Ağır ağır, ağır yükler biner oldu omuzlarıma
Kötülüğün peydah olduğu zifiri karanlıkta
Senden bir parça görme umuduyla güneşi arıyorum
Güneşe nazaran bir toprak tanesi olduğumdan
Yalnızlık ayrılmıyor dimağımdan
Ne mantıklı düşünebiliyorum, ne de bir çözüm dökülüyor dudaklarımdan
Boş duvara bakıp suretini hayal etmekle yetiniyorum
Vakitsiz öten horozun kafası kesilirmiş ya hani
Ben de sana vakitsiz tutuldum sanırım
Bir aşığın kellesi de böyle alınırmış
Böyle alınırmış yaşama sevinci bir insanın elinden
Ne zaman ki kumsala boğulur şehrim
O zaman susturabilirim karşı koyulamaz isteğimi
Ne zaman ki boyozlar terk eder meskenini
Yüreğimden o zaman uğurlayabilirim seni
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!