Şurası kadar susacağım ve şu kadar susacağım. Haberi olmadan hiçbir kurşunun ağaçlara adres soracağım. Soyuma atfedilen ad üzerinden geçecek nice kervan da doğrultamayacak bu tarihi hiçbir yük. Süksesi zedelenecek ipek dikim sayfaların. Bükülecek boyun, şahlanacak damarda biriken tüh. Ve kan yutacağım. Doğru olan hiçbir şeyin adı yazılmaz ölümün taslağında, tüm şeyler özgürlük için kahr edilmiştir. Tüm bahaneler. Tüm genelevler ve tımarhaneler. Göğün yüzünden düşen parçalar ve tüm soğuk ranzalar. Taşınıyoruz ihtarlı bir demir kapıya terfi ediyoruz şimdi. Ben ve ayaklarım. Toprak çiğnemiş ve katır tırnaklarını katletmiştik en son hani, zorlayın zihninizi. Hatırlanmayacak ya da unutulacak kadar önemli bir husus değildir, ekşi tahtalar ardında yitirilen lütuf. Tanrının tinsel istiflerinden biri bu, su yeşili. Astarı sökük bir yaş bırakıyorum bu duvara, üzeri kapatılamayacak iri bir de ağız. Alın. Okşayın ve diş geçirin. Abartın hatta. Yem edin fare deliklerine. Kıl testeresi ve jülyen.
Ben kin dokuyacağım dökülen meme uçlarıma ve ağrının kolumda ivme kazandığı şu sözlüğe. Tütün dökeceğim. Trajedinin yalnız tanrıya ait olmadığını yazacağım sarı duvarlara. Bu hakikatin dönüştüğü sanrıya bir çocuk bahşedeceğim. Yıldızlar üzerinden dünya terkine düşecek. Doğuracağım. Yumuk yumuk bir taş, boğulmuş bir istifra. Rahim taşıma sıralanan cümlelerin birinde devrilecek ellerim. Kör bir bıçak sırtı olacaksın aslen, fuzuli bir masraf. Belki de bir sancılık kaza eseri. Bir heves, zafer çığlığı ya da gelecek güzel günlere özlem. Olmayacaksın. Tertemiz bir sayfa hele. Asla. Bacak aramdan sarkan kehanet için hiçbir ölüm böyle kokmayacak bir daha. Şimdi kapa. Silinsin yüzüm. Hemşirelerin elinde onandığımı sansın tüm tıbbi terimler. Ben kan kusacağım. Dudağımda kımıldayan her bir gayrete. Dinler tarihi ya da sanat. Dediğiniz her olgu, tehlike arz edecek önce sonra da kanırtacak. Çirkin kitaplar gibi. Yoksa ne manası var çalınan kapıların, zihnime vuran kargaların, ayın yirmi ikisinin, nihilistçiklerin, masa başında ikamet etmek adına koltuk demiri ve divit ucu yalayanların, parçalanan ve çürüyen şeylerin, vertigo ve anksiyete ataklarının, özgürlüğün.
Hangi küfür tutuyor dilimi, soğuyorken ölümün mayası?
Dudaklarımı boyayan bedel, hangi asrın işkencesi?
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!