Sigara ve şarap kokusu birbirine karışıyor. Bir ellerinde sigara, diğerinde şarap şişesi. Yerde yanan, dergilerden kopartılmış posterler. En sevdikleri şair Ebu Pasqual de dahil. Kolonya döküp ateşe verdiler posterleri biraz önce. – Hayatı güzelleştireceğine inandıkları her şeyi yakmak geliyor içlerinden – Yanan ateşin sıcaklığının etkisiyle, kafaları iyiden iyiye ısınıyor. Bir gülünç bir hüzünlü sohbet etmeye hazırlar artık. Genç Adam, daha da genç ve yanında Kızıl Saçlı Kadın’ın abisi Berdan.
Genç Adam, suskun. Çünkü Berdan’ın annesini gömdüler bu sabah. Cehennem mahallesi gettosunda yaşayanlar, ölüme, ölümlere, ölülere alışık olduğu için pek az insan gelmişti mezarlığa. O da pek az insanlardan biriydi. Dostunu böyle bir günde yalnız bırakamazdı.
Ağlamaklı, tiz bir ses ile Berdan:
‘’ Bir gün hava çok soğuktu, üstümdeki yırtık palto ısıtmıyordu beni. İnsanları tartıp, eve öyle para götürdüğüm günler. Altı veya yedi yaşındayım. Bilirsin, hep postanenin önünde dururdum. Çok üşüdüm o gün ve ısınmak için postaneye girip uzandım, bekleme sandalyelerinin üstüne. Uzanmam ile uyumam bir olmuş. Sıcaktı sonuçta, hemen uyuya dalmışım. Birinin saçlarımı okşamasıyla uyandım. Gözlerimi açınca başımda annem duruyordu. Eve vaktinde gitmeyince merak edip gelmiş. Etrafa bakmış, ben yokum. Postaneye göz atmayı düşünmüş ve beni orada bulmuştu. Yine bir gün müşteri bekliyorum aynı yerde. Az ilerde bir adamın, elektronik tartı ile uğraştığını gördüm. Kuruyemiş satan seyyar satıcı Hidayet Abi var hani, yıllardır orada durur o da, saçları hep kısa ve beyaz.”
“Evet, kardeşim.”
“Bana, o adama ’ git ve de ki, abi benden tartıl’ dedi. Ben de çocuk aklıyla Hidayet Abi’nin dediğini yaptım. Abi benden tartıl, dememle suratımda beş kardeşin patlaması bir oldu. Tokattan sonra adam, ‘ben bunun sahibiyim’ demesin mi! Dönüp Hidayet Abi’ye baktım, gülüyordu. Gözlerim doldu, doğruca eve anneme koşmaya başladım. Koşarken nasıl ağlıyorum ama bir görsen. Sonunda kapının önüne vardım. Var gücümle kapıyı tekmeledim o hırsla. Annem açtı kapıyı, doğruca ayaklarına sarıldım ve sesli ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra. Annem hemen eğildi saçlarımı okşadı, ne olduğunu sordu. Olanı anlattım, tebessüm etti hafiften. Annemin neden tebessüm ettiğini yıllar geçtikten sonra anladım tabi” dedi Berdan.
Bir yudum alıyor şaraptan ve şişeyi yere bırakıp sigarasını yakıyor. Ateşe bakıyor bir süre, sessizlik oluşuyor o sırada. Yutkunmakta zorlanıyor ve zor da olsa konuşuyor.
“Benim canım, en çok annene yanardı bu akşamüstüne kadar ama şimdi kız kardeşime yanıyor. Neden intihar etmiş annem, biliyor musun? Dün babamı…” Sözünü tamamlayamıyor, bir süre sessizce ağlıyor. Kendini toparlayıp anlatma gücünü bulunca devam ediyor kendisini kahreden konuşmasına.
“Dün babamı, bu nasıl söylenir bilmiyorum ki! Kız kardeşimi… Kız kardeşimi taciz ederken…”
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!