Karanlığımı kalgıtarak yürek burkan bir sanrıyla karşı karşıya kalmışçasına
belli belirsiz hülyalara dalınmış, bir an gerçekten bir anıymış ve kalmış
öylece yüzüstü bırakılmışçasına
zaafın affı olmayacaktı
kazıdıkça geri kazanılan anı sanrıdan öteye geçebildiğinde gezegen sızıyla dolacaktı
gündelik zamanı geçmişle büyütmek ucu bucağı olmayan kara deliğe,
gerine gerine unutulmuş heyecanın yerini hezeyana bırakmak, yani canın can çekmesi uğraması zaman aşımına,
kulak uğuldadıkça
kıl kırk defa yarılsa da yıllar yılı parça parça edilmiş her bir parenin misliyle verilecek hesabı
bol kesenin ağırlığı altında ezilmek gerek loş kış geceleri gerek o hoş pazar sabahlarında
yani üleştirilen her bir günün kovuğuna iliştirilen boşvermişliklerle ufalandı zaman,
geniz yakan haz odalarında
az daha küfrolsam baştan çıkacaktı tabiat
biat etmemek gibi bir şansım korkarım ki artık kalmayacak
epeyce vakit alır karanlığımı kanıksamak
gün, delik boşluklarını kimlerle aydınlatıyorsa bu çıkacaktır ortaya
benden (ç)alınıp başkasının penceresine sinsice sokulan ışıklar pek yakışık almamalı
pek sönük görünsem de cilası bendeydi ışığın, ışığı kaldırımlarda ben parlatırdım
jazz söylemişliğim vardır kaldırımlarında missisipinin sinatra’yla ve blues niggalarla
eric clapton’la ağlarken beatles’a ağlatıyorduk gitarı while, while my guitar gently wheeps
ah siz, umarsız geçmişler! umulmadık anda hafızamın kıyılarında kalan umutlarımı geri getirebilir misiniz?
yoksa abrakadabralar kadar mucize, brahmanlar kadar yüce bir güç mü gerek?
göçmem değecekse eğer, eğer öç alınacaksa gelecek günlerden gün gelince
razıyım, şimdi üfleyin nefesime çıksın kelebek.
Pek âlâ bu satırlar ve ölmeyedeğin say hatırını, hatıratında bir sayfa ayır bol güneşli
Boğ güneşi sözlükler yazar bunu yazar ve yakılır acıklı bir şiir ertesi
Her şiir acıtır sahibini, tadı kekre okuyabilenler ise ke ke me
Gülünç olmayan komedyalar oynatır tüm danteler ilahi bir güç olsa gerek
Seçilmiş dillerin sarkacı döndürür dünyayı danteller
Solungaçlarımdan oksijen geçişini engeller ensemde kara balıkların nefesi
The four O’clock:
O balkon güzeliyle koklaşmamız beklenir
The five O’clock:
O oksijenlerimi bir an önce bana geri verin
The six O’clock:
Bulaşıcı kabakulak ensemde kalabalıkların sesi
Pek âlâ aç karnına haç çıkararak ara ara yazılan bütün pro-destanlar
Ah sancho çok yazık bize, aynı meydandayız artık bırak beni körpeleme
Aynı bulantı; kabul görmeyen dualarla ayine, adı geç konulmuş genç ve diri hastalıklarla,
Hastaları dirilten açlıkla, susuzlukla, dikişi sıkı açık ruh ameliyatlarıyla
Çeper çıplak değil çeper artık siper, n’olursun beni köreltme
Açamayan çiçeklerin ahı dünyayı ikinci bir ömre kadar öteler
Âlâ!
Duysun öteler
Allelujah!
Enes Sarı
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!