J. J. Rousseau, “İnsanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.” der. Descartes, varlığı madde ve ruha, yani zihne indirgeyerek bize özgürlük kavramını irdeleyecek bir açı sunar.
Bildiğimiz anlamda yaşanmışlık ve tecrübelerin (kayıplar, tatlı anılar, duygular) dışında maruz kaldığı küçük resimler, motif, durum veya olaylar, beynin o hiçbir şeyi unutmayan mucizevi yapısına izler bırakır. Örgü misali birbirine eklenip biçimlenen, kendini var eden parçalar zihniyet üretir. Burası bize o sevecen, içine kapanık, coşkulu ya da kırıklarla dolu ruhu anlatır. Bir başka deyişle, bilinci. Kalıtımla kazandıklarımız, göz rengimiz ya da boyumuzun uzunluğu ile sınırlı değildir.
İnsanın biyolojik yapısıyla bağdaştırılan bazı karakteristik özellikler ve huylar vardır. Kıskançlık, pedofili ya da öldürmeye meyilli olma hali gibi. (Eh, evrimi göz önünde bulundurunca öldürme yeteneğine sahip olmayan değil de gaddarlık ile cesurluk arasındaki çizgide yaşamış atalarımızın yadigarlarını taşıdığımızdan, şaşılacak bir durum da değildir hani.) İşte bu madde boyutuna eklenen o tetikleyici görevini üstlenen ruh mimarı dinamikler, bir isim çıkarır ortaya. Bu isim; Adolf Hitler, Victor Hugo, Sokrates ya da Bakkal Yasin’dir.
Daha basit anlatacak olursak, insanla beslenmek isteyen bir kişinin hikayesinde – tıpkı Thomas Harris’in Hannibal’ında olduğu gibi – travma sonrası damak zevki değişikliği görülür. Olay tetikleyicidir ve bir yamyam yaratır. Bu yamyam kişi, dilediği gibi beslendiği takdirde özgürlük hakkını kullanmış olur ancak bir başkasının yaşama özgürlüğü, yahni suyuna karışmıştır.
Henüz damak zevki iradesiz varlıklarla sınırlı etçiller de nihayetinde bir canlının yaşama hakkını elinden alır. Bu durumda özgürlük ya kısıtlamanın kendisidir ya da yoktur. Peki Voltaire’in “Söylediğin şeye katılmayabilirim ama onu söyleme hakkın için ölümüne savaşırım.” demekle kastettiği özgürlük nerededir?
Şimdi en başında söylediğimiz tanımdaki “özgürlük” kavramı yerine “kısıtlanma” kavramını koyalım. İnsanın kısıtlanması istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır. Çünkü özgür olduğunuzu sanırken aslında birden fazla şeyin yönlendirmesiyle kendinizi gerçekleştiriyorsunuzdur.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!