ankara’da bir tren var
etimesgut’tan geçmiyor
yıl 1925’te olduğu gibi
fakat zaman geçiyor
devriliyor yontulmuş çeliğin üstüne pas
her ırmak evi bildiği dağa dönüyor
daha dün, ovada bozgun gibi
sararıp her renkten sökülen ellerim
ki onlar
evkafta redde müsait evrak
erkanda hükme baliğ laf gibi
kuşkuyu kavrarken kararlı
birer kör kahindiler
her yerden geçen ama
hiçbir yerde durmayan bir kompartımandan
tek yön bir bilet satın aldılar der giderim
ankara’da bir tren var
elmadağ’dan kalkmıyor
etimesgut’tan geçmediği gibi
ancak kuşlar kalkıyor
kırılıyor buzu rüzgara öğreten efkar
lacivert bir ceket oluyor gece
oysa benim, iflas etmiş organ gibi
içime yığılıp kalır nefesim
sorsalar laftır, unutulur derim
yoksa iliklere uymayan düğmeler gibi
yanlış dizilmiştir gövdeme kemiklerim
o telaşla koparır alırım
yedeğiyle, aslıyla yanımda taşıdığım
yeteneksiz bir yaşamak var
onun gırtlağına dikerim
ankara’da bir tren var
kızılay’da durmuyor
elmadağ’dan geçmediği gibi
ama tarih ve talih duruyor
sayısız dil biliyor taşları örgütleyen matem
neyse ki yalnızlığı ana dilde söylemek serbest
ey benim yangın yanım, ey muhteşem tasa
ağzımda devrik bir cümlesin, çiğneyip duruyorum
kayıptan saymıyorum bu soylu yoksunluğu
saymıyorum istikbali, maziyi
benden saymıyorum
kim sorsa kendimi bekliyorum burada
pek gelip gitmiyorum ama.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!