Aynı besteye ayrı güfteler yazan solak bir dağla arkadaşım,
kırmızı yangın merdiveni kıpkırmızı içimi hızla tırmanırken
basamaklarında küskün, kırgın Şubat’la aşk ederdim
doğrusu yaşamla hasım, ölümle partner olacak kadar
Hadesim tüm kış.
Zaaflarıyla af dileyen bir canlı hareket ettiydi
evsiz leoparın pençesindeki lâ notasında,
terasa sırtüstü uzanıp Uzay’a sırnaştım!
Orta Doğu’da ortalama sevdalar düştü payımıza
kimimiz şair oldu, kimimiz acıda kons
kimimiz – özünde iyi – denizleri siyah korsanlar…
Ben biraz rüzgâr okşamaya gidiyorum
dönünce –ölmediysem- Arap atlarını konuşuruz
hani yılgın ömürlerin lüzumsuz
anıya yaslandığı geceleri.
aynı besteye ayrı güfteler yazan
ayrılıkçı bir örgütün lideriyle sırdaşım,
sırrımı açık ederse, kırmızı içimi kıpkırmızı
bir devlet hızla tırmanacak,
sırtüstü uzanıp yıllar sonra
zaaflarıyla af dileyen solak bir leopara
lüzumlu lüzumsuz besteler hayli dokunacak!
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!