Üzgünüm
Bu aşk da olmadı sana. Hiçbir kâlbine düzgün oturmadı. Ne de
Rengine uyum sağladı kâlbinin. Bence
Yağmur suları biriktir şimdiden. Anca
Ağlarsın belki bu ikindi vâkti. Köstence
Malı ve yelkovanı kırık bir sâât gibi durmak istemiyorsan artık.
Başlıklı bir şiire başladım. Artık başlıkları da uzun tutuyorum. Artık ba
şlıklar da bir parçası şiirin. Hep
üzülmüşümdür kısa başlıklı şiirlere. Yarım bir kol ya da yenmemiş bir e
kmek gibi görmüşümdür hep. O yüzden -lütfen-
başlıkları da uzun tutalım ve onları da şiire katalım. Nerde kaldıydık?
Çünkü
Kimseler artık
Muz çorabın müptelâsı değil. Artık çoğu kimse okumuş etmiş. Kimse art
ık Allah’ın belâsı değil. Kemancı dönemi çoktan bitti. Uzun saçlı barmen
ve
dj’ler uzun saçlarına binip gitti. Artık kimseler karışık kaset doldurmuyor.
ya da
gül soldurup
kitabın arasına koydurmuyor. Artık 5G hızındayız. Ve
arttırılmış gerçeklik hazzındayız. Artık birileri bizim yerimize sevip
biz sevmişiz gibi hissedebileceğiz biz. Bizim yerimize başkaları ölüp
ölümümüzü
ve gözlüğümüzü
takıp seyredebileceğiz biz. John Coltrane’i diriltip
(drip kahvemizi içtiğimizi sanırken) çal, ordan derken bir Blue Train
aynı ânda
Bury a Friend’i Billie Eilish’le söyleyebileceğiz biz. Biz
Artık Biz olmadan da: Biz’i Biz eğleyebileceğiz biz. Velhâsıl,
Senin gibiler artık birer doktora tezi oldu
Söküğünü sökemeyen emektâr terzi oldu.
Ama
üzülme.
Yaşlı iki
erbezi gibi
lütfen büzülme.
Yeni Dünya Düzeni’ne sakın isyan etme. Et yiyen bülbül gibi lütfen ötme.
Yukarda saydığım tüm ahvâl ve şerâit dâhilinde:
Seni
senin de istediğin gibi
sevebileceğiz biz. Ve Florya Sâhili’nde
gün
piksel piksel batarken. Kâlbin
5 G hızında atarken. Seni ve seni sevmemizi
seninle
seyredebileceğiz biz.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!