Seyyidhan Kömürcü, ‘Dünya Lekesi’ adlı kitabındaki şiirleriyle siyah ve beyaz olmak üzere iki renk çalışarak somut durumları soyut bir şekilde resmeder. Sözcükler gerçeği yansıtmak için çırpınırken imgenin emrine girdiklerinde, anlamı hem derin hem de kapalı bir girdap haline dönüşür.
Doğduğumuz zaman ve mekan, yer çekimsiz iç dünyamızda ağırlığına alışmaya mecburi olduğumuz bir kambura döner. Kömürcü, bu kamburu şiirlerinde şu dizelerle aktarır:
“sanki kuyumu beğenmeye geldim”, ‘’sanki dünya iyileşmez anladım/dünya ve doğu iyileşmez asla’’, ‘’kahra atlas kedere itibar olduğum o gün’’, ‘’derler ki ruhunda kocaman şüphe/ kalbinde kara bir lekeyle doğarmış insan’’
Kitap boyunca şiir boy vererek okuru, farkında olmadığı yaşamlara sinmiş bir yasın içine davet eder. Defa kez okumaktan kendimi alamadığı ‘Sinem’ adlı ilk şiirinde bu çağrı, şu dizelerle yankı bulur:
“başka incirin yarasını başka incir de bilmez gibi
talandır bu herkesle herkes olmak”
Şiirde geçen incir ve zeytin sembollerinin Kuran’da geçen anlamlarını aksettirmek ister. İncir çokluğun, zeytin ise vahdetin simgesidir. Birliğe ve tekliğe gidilmesi gereken yolun varlığını ince bir nümayişle sergiler. Bu görüntüler ışığında anlam yönünden istenilen etkiye ulaşmak için şiirlerinde alegorik bir dil kullandığı görülür.
Dünya Lekesi, “her sabah ödümü koparıyor dünya”, “dedim belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya” söylemleri ile iki bölümden oluşur.
Şair, şiirlerinde Doğu’da yaşamış bir evi, çocukluk döneminden yetişkinlik dönemine kadar geçen o süreçteki dünyanın halini, bazen de ‘kalbim’ diyerek dünyaya halini anlatır. Sena şiirinden örnekle:
“İlkin ruhunu ve duvarını duayla koruyan bir evde karıştı aklım
Karıştı kalbim”
Umursanmayan bir acıyı, okuyanın zihnini yoğun şekilde ele geçirmeyi hedefleyen uzun dizelerle aktarır. Şiir, yas havasını solurken imgeler aynı anda bu yasın nabzını tutmaktadır.
Terry Eagleton, “Şiir Nasıl Okunur?’’ kitabında şairin de şiirlerinde değindiği bireysel ve kamusal acının şiir içindeki anlatımını şöyle aktarır:
“……. Şiirin teknik ihtişamı ve dünya meselelerine hakim bilgeliği, bizi fazlasıyla tartışmalı bir önermeyi, kişisel hayatla kamusal hayatın farklı şeyler olduğunu çok çabuk biçimde kabullenmeye ikna edebilir. Acı çekiş, bütün kamusal dillerin açıklamakta yetersiz kalacağı özel bir olaydır. Eserin arkasında her birimizin ötekilerin algılarından ebediyen ayrılmış kendi deneyimimizin kişisel sahipleri olduğumuz fikri gizlidir.”
Sahipsiz evlerde, sahipsiz acıların toplayıcısı olmuş bir bölgenin masalları üzüntü, keder ve yas altında kalıp unutulmuştur. Şair ise şiirlerinde bu duygu durumlarına göz ardı edilen toprakların çocuğu ve yetişkini olarak hem anlatıp hem de dinleyerek eşlik eder.
Günlük dilde kullanılan olumsuz anları ve durumları niteleyen bazı sözcükler, Kömürcü’nün şiirlerindeki başlık seçimlerinde göze çarpar. Bu sözcükleri adeta bemol işareti gibi kullanır. Şiirlerindeki müziğin izini bulmaya yönlendiren ‘yas, fena, feci, yetim, kış kahrı, esna, sena, eşya’, başlık seçimlerinden birkaçıdır. Bu sözcüklerden gözümüzü alıp şiirleri okumaya başladığımızda, bu kesif anlamların uzamını zihnimizden çıkaramayız.
Şair, beklentilerin zamanla tekrarlı yanılgılardan oluştuğu fikriyle; önemsenen değerlerin karşılığını bulamayışının, içinde kalan son inancın dünyasındaki etkilerini aktarmaya çalışır. Şu dizelerinde üç başat erkin distopyasının geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman üzerindeki yaralayıcı ağırlığından söz eder. Ütopya, kayıptır.
“devletin ve Allah’ın en iyi fikridir kış
bütün evlerin en mükemmel hatasıdır baba”
Kimi dizelerinde ise diline, evine hapsedilmiş halkının içe kapanık hayatını, kabullenmişliğini, kırgınlığını anlatır.
“adında hem ekmek hem gül geçen kimseyi görmedim”
Değerlerimiz, çocukluktan iliklerimize işleyen inançlarımız sorunları karşısında çaresiz kaldığımız hayatın farkına vardığımızda kurtulmak istediğimiz bağlara dönüşebilirler. Aynı gerçeği yaşamayan topluluklar, insanlar aynı düş kırıklıklarını da kavrayamazlar lakin insanca yaşamanın dili ve duygusu ortaktır. Albert Einstein’ın ‘’Dünya, kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.’’ sözünü anımsatan bu durum tespiti, şairin şiirlerinin özünü oluşturur.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!