Beynimdeki Gegenpress, Kalbimdeki Liverpool
Futbol derin bir tutkudur benim için. Küçüklükten beri süregetirdiğim en güzel şeylerden biridir futbol oynamak. Sokaklarda başlayıp halı sahaya uzanan güzel bir maceradır benim için. Futbol maçlarını da sürekli izlerim, hayranlıkla teknik direktörlerin taktik savaşlarında kaybolurum. Globalleşen dünyanın globalleşen sporunu globalleşen takımlarla takip ederim mecburen. Yine de klişeleşmiş oyun tarzlarından ve taraftar kültürlerinden sıyrılmış bir takımın sevdalısıyım. O takım ne mi? Liverpool!
Liverpool FC bir İngiliz takımdır. 18 İngiltere Ligi şampiyonluğu, 6 Avrupa Ligi şampiyonluğu bulunmaktadır. Liverpool FC’nin tarihçesi değil konumuz, o yüzden çok da derine inmeyeceğim. Bizim konumuz Liverpool’un romantik yanıdır, teknik direktör Jürgen Klopp’un taktiği ve bunların hayatımdaki yansımasıdır.
Peki, nedir bu Liverpool FC’nin romantik yanı?
Liverpool FC her zamanda ve her koşulda taraftar desteğini ensesinde hissetmiştir. Her zaman solun ışığında ilerleyen bir taraftar kitlesine sahiptir. Pragmatik liberallerin değil de romantik solcuların takımıdır Liverpool FC. Beni de kendine çeken yanlarından biri bu olmuştur. Sol yumruk havadayken aşkla besteler söylemektir Liverpool!
İşte bu bahsettiklerim; benim o The Beatles dinleyen romantik kişiliğimi, eleştiriden bıkmayan mualif solcu kişiliğimi ortaya çıkarır. Bu yüzden seviyorum bu takımı!
Jürgen Klopp’un taktiğine gelecek olursak…
Gegenpress, Jürgen Klopp’un oyun taktiğinin ismidir. Kısaca ifade etmek gerekirse; topu kaybettiğin anda topu kazanmak için hızlı bir şekilde rakibi kovalamak, topu kapmaya çalışmak ve topu kapmaktır. Bu taktiği uygulayan Jürgen Klopp en az taktiği kadar hırslı bir teknik direktör olmuştur. Kaçan gollere verdiği tepkiler, takımı ataktaykenki heyecanının boyutu, futbolcularıyla diyaloğu harikadır. Buram buran hırs ve disiplin kokan bir Alman yetişmesidir Jürgen.
Jürgen’in bu oyununu hep kendime benzetmişimdir. Topu kaptırınca deli gibi koşardım topu geri almak için, hâlâ da öyle. İliklerime kadar işleyen bir hırsın yansıması oldum hayatım boyunca. Ne istediysem almak için hakkıyla uğraştım. Duygularımı hep tavanda yaşadım. Çok sevindim, çok üzüldüm. Ama her zaman ayakta kaldım. Tıpkı kaybedilen puanlardan sonra Jürgen’in hırsıyla ayakta kalması gibi.
Yazımı da Liverpool FC’yle eşleşen şu güzel sözü haykırarak bitirmek istiyorum:
YOU’LL NEVER WALK ALONE!
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!
Liverpool daha iyi anlatılamazdı.