Kendime sığınıp, kendimden kaçtığım zamanlar yaşıyorum.Kocaman girdaplar var hayatımın her yerinde,kaçtıkca içine çeken bazen de göz göre göre içine doğru ilerlediğim.
Biraz daha ilerliyorum ucu bucağı görünmeyen bir çöl.Yürüyorum öyle yürüyorum ki her adımımda daha derine batıyor ayaklarım, dönmeye çalışıyorum kulaklarımda uğultu ve insan sesleri; sonra dönüyorum kendi evime, kendi dünyama.
Bu dünya benim! Kendi dünyamın beni sakinleştiren köşesinde kendime bir kahve koyuyorum. Değişiyor her şey, bir süre sadece kendimle kalıyorum.
Bu dünya benim! Arkadan Jehan kadın yükseliyor ; “ kusura bakmasınlar ama bu yıkık hayat benim. “
Sonra karşıma oturuyor küçüklüğüm, teselli ediyor :
“biz hep biriz, bu hayat bizim!”diyor.Saçlarımı okşuyor, sanki babamın dizine yatmışım gibi.
Yanaklarımı iki elinin arasına alıp severken ekliyor, “ bu hayat senin. “
Arınıyorum, indiriyorum savaş gardımı saklıyorum dikenlerimi.Çekiliyorum köşeme,sevilmeyi bekliyorum; sevilmek beni sakinleştiriyor.
İçim açılıyor, sanki kocaman ormanda delicesine koşup yorulmuşum ama iyi gelmiş gibi. Kendimi kendimle tamamlıyorum. Ormanın içinde koşuyorum koştukça içimden sevinç çığlıkları atılıyor yaşamak çok güzel temalı. Tüm uğultulara tüm seslere rağmen yaşamak çok güzel!
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!