Bir sürü çatlağım var, vücudumun her yerinde;son beş yıldır çoğalan çatlaklarım. Su sızdırmıyorum, kilo alıyorum.Eskiden bakamadığım, utandığım, nefret ettiğim bedenim.İnsan vücuduna bakıp ağlar mı ? Evet evet ben ağlıyordum, dışarda herkes bana bakıyor, kimse beni sevmiyor, zaten ben de sevmiyorum diyip ağlıyordum.
Bir flörtüm vardı ilk defa buluşacaktık, buluştuk.Sohbet muhabbet her şey güzeldi, bir saat oturduk,ayrıldık.Ertesi gün hiç yazmadı,anlamıştım istemediğini.Sonra yazdı , kalbimi kırmak istememiş. “Kendine iyi bak.” dedi ve ablak ablak ekrana baktım.
(N’oldu ya foton gitti ?)
Üzülmedim,idmanlıydım.Gittim kahve suyu koydum.İlkokulda da yaşıtlarıma göre uzun ve kiloluydum,alışkındım yani.Birileriyle kavga ettiğimde hep şişman olduğumu söyleyip kırmak istediler.Onlara ilk zamanlar çok kızdım hatta çok ağladım, ölüm diyetine bile girdim
– az kalsın ölüyordum açlıktan – Ama sonra anladımki onlar eksikti, bana söyleyecek sözleri olmadığı için hep aynı yerden vurmak istiyorlardı takmadım.Birçok kez geri çevrildim,birçok kez mağazalardan ağlayarak çıktım,gittiğim misafirliklerde tabağımın hepsini asla bitiremedim,kalabalık yerlerde yerken de aç kaldım.
Zaman kavramını öğrendim,büyüdüm.Genç bir kadındım ve giydiğim her şeye sadece ben karar veriyordum.Tabağımı silip süpürüyor, yolda yürürken podyumdaymışçasına adım atıyordum, biri beni beğenmiş mi umrumda bile değildi. En önemlisi artık aynaya bakıyor, kendimi inceliyordum; çok güzeldim,hep güzeldim.Kendimi asla görmemişim, ne yazık.
Çatlaklarım,selülitlerim, yaşadıklarım.. Hepsi beni simgeliyor.Kendimi seviyorum,küçük göğüslerimi, büyük karnımı, geniş omuzlarımı, büyük ellerimi.
Hayata tutunduğum ellerimi seviyorum.
Her zaman!
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!