Durup olmayanların olmasını beklemekten çok daha fazlasına ihtiyacımız vardı; biz, insanların. Birer deney faresinden başka bir şey olmadığımızın bilincindeyim uzun zamandır, tüm orta çağ mitolojileri, Medusa, Zeus, uzaylılar, paralel evren teorisi, gezegen hareketleri, 51.bölgeye yürüyenler, yok edilen ormanlar, yazılan aşk şiirleri, gelenler ve gidenler, özgürlük savunucuları, kristal ve indigo çocuklar…
Tamamen laboratuvar ortamını andırmıyor mu size de bu içine doğduğumuz Dünya denen gezegen ?
Ya Darwin ?
Peki Neandertaller?
Her zaman savunduğum şu tezi hatırlamakta fayda var :
• Bizler bu gezegene sadece yemek yemek ve sevişmek için gönderilmiş olabilir miyiz, buna mı inanıyorsunuz cidden ? Her birimiz belli bir misyon ile gönderildik fakat bu gezegen o kadar yapay ki ve insan yapısal olarak bozulmaya, bozmaya, iyiyi unutmaya o kadar meyilli ki ..
Unuttuk misyonlarımızı, ana rahminde kulağımıza fısıldanan iyilik türkülerini unuttuğumuz gibi..
Neden inanmalıyız ? Veyahut neye ? Ya inandıklarımız ne kadar doğru ? Sorgulamadan olanı kabullenmek sevap mı sayılıyor ?
Yüce yaratıcı neden ona ne şekilde inandığımızda ilgilensin ?
Buna ancak Wilhelm Reich kitabındaki küçük adamlar ve küçük beyinler inanır, insan evriliyor da kutsal kitaplar aynı mı kalıyor ?
Cevaplanması gereken birçok soru var, umarım ölmeden önce en azından birkaçına cevap bulma şansı verilir.
Neden bilim kurgu filmlerinin çoğaldığını, neden evrensel sorunların gündeme geldiğini sorguluyorsundur umarım ya da akşamları çay koyup aptal aşk dizilerini izleyip başarısız bir deney ürünü olmayı kabul ediyorsundur.
Bir ürün olduğumun bilincindeyim fakat aptal ve başarısız bir ürün olmayacağım; gitmem gereken zamana kadar öğrenmek, yazmak, sorgulamak isteğim sürecek.
Bireyleri bir arada tutmak gereken dönemler geçirmiş insan denen, ve bunu inanç ile yapabileceğini bulmuş sonunda; hala süre geliyor. Tam aydınlanmak için okuduğunuz bir kitabı bölüp gelen biri size yeter ki
” kitapta yazan bu değil, yazan günah olduğu okuma” desin biri, kör kütük inanabilir insan denen.
İnanç ihtiyacı var insanın, çünkü hep yetersizlik ve yoksunluk yaşamaya elverişlidir, bu sebeple de sığınacağı biri ya da bir şey arar.Bunları yazdığım için bana da ateist mi diyeceksiniz ? Elbette dersiniz nasıl olsa, ensest ilişkilerinizi normal hatta kutsal bulup, bunu yargılayanları linç etmediniz mi ?
Bir kızıl bulutun mor çiğ taneleri bırakacağına inanıyorum avuçlarıma, Kaf Dağı’nın ardındaki var olanı görmek istiyorum rüyalarımda.Ben asıl gerçeklik rüyalar, simülasyon olan ise yapay ve zevzek olan bu gezegende büründüğümüz beden.. Düşünsene bi uyanıyorsun her şey uyku haliymiş, savaşlar, ölümler, büyük liderler, ailen, köpeğin, psikolojik rahatsızlıkların, var olan acıların, bedensel engelin, inançların, inançsızlığın, uyuşturucu maddeler, nikotin, kafein .. hiç biri yokmuş, kuru bir gezegene atılmış tek yaşam formu senmişsin?
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!