07:25
Siyah perdemi zorlayarak içeriye dolmaya çalışan güneş ışığı ile uyanıyorum.
Boktan uyanma saatlerinden biridir, bilirsin.Yatakta asla miskinlik yapamıyorum, benim neyime zaten; kalkıyorum ayağımı bastığım parkenin soğuğu vücuduma işliyor, çorap giymiyorum.Küçükken annem bana patik örerdi, ne çok severdim ayaklarım sıcacık olurdu; rengarenk patiklerim, minik ayaklarım, küçük kalbim… En son o zamanlar giydim, o günden sonra ne annem bana patik ördü ne de ben giyebildim.
Mutfağa doğru ilerliyorum, yerde bir haşereye rastlıyorum o da yiyecek arıyor ama bulamamış belli. “Üzülme ben de uzun zamandır bulsam da yiyemiyorum.”
Son kalan ekmek kırıntılarını tezgaha bırakıyorum.Kahve dolabımı açtığımda hüsranla karşılaşıyorum, istifimi bozmadan üstümdeki eski pijamalarım ile bakkala iniyorum. Bakkala gittiğim yol boyunca mahalleden yaşlı kadınlar ve adamlar bana bakıyor,onlar yokmuş gibi davranıyorum, muhtemelen şaşırdılar çünkü uzun zamandır dışarı çıkmıyorum. Sonunda bakkaldayım, iki kutu granül kahve ve lolipop alıp çıkıyorum; çocukken de lolipop en sevdiğim şeydi hele içinden sakız çıkanlar.
Kahve suyu koyuyorum ve en büyük boy fincanıma kahveyi boca ediyorum,tam kahvemi alıp içeriye dönecekken üst rafta iki adet bisküvi fark ediyorum onları da alıp koltuğuma oturuyorum; bisküviler bayatlamış ama yenebilir durumda hala.
8:30
Uzun zamandır kitap okumadığımı fark ediyorum.Kilere ilerliyorum, orada istiflediğim lise ve üniversite zamanında aldığım kitaplarımla karşılaşıyorum.Biliyor musun dünya klasiklerinin çoğunu okudum, eskiden ne çok okurdum. Livaneli’nin ” Kardeşimin Hikâyesi “ gözüme çarpıyor ve o an beni eskiye götürüyor. Bu kitabı çok sevdiğim gözümün nuru kardeşim hediye etmişti, ilk baskılarındandı.Hediye etmesinden altı ay sonra kardeşimi kaybediyorum, o günden beri bir yanımı eksik bırakıyorum. ( Kasım,2013 ) Gözüm doluyor, kitap almadan odayı terk ediyorum. İki,üç,dört bardak kahveden sonra içimdeki acıyı az da olsa dindiriyorum.
22:30
Günü tamamlıyorum; kendimce bomboş bir günü daha geride bırakıyorum.Merak ediyorsun dimi ? Tüm gün bomboş,kahve içerek oturuyor hiç sıkılmıyor mu diye.Yok sıkılmıyorum, sıkılacak bir canım olduğunu düşünmüyorum. Ve içtiğim kahveler artık etki etmiyor, ne uykumu alıyor ne de veriyor.Yatağıma yatıyorum, artık uyurken üstümü örten annem yok bir kez daha fark ediyorum.Annemi anıyorum, babamı hala anamıyorum. Üzülmüyorum,ben mahkumdum yalnızlığa ve bu böyle kalacak biliyorum.
Tavana bakarak gözlerimi yarına kadar kapatıyorum.
Bu gönderiye abone olarak, gelecek yeni güncellemelerle ilgili ilk siz haberdar olabilirsiniz!